Son Dakika: Bahçeli Cumhur İttifakı’nın seçim barajı sonucunı deklare etti! SON DAKİKA HABERİ: MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli, Cumhur İttifakı’nın seçim barajı sonucuna ait kıymetli açıklamalarda bulundu.
MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli, “Cumhur İttifakı’nın baraj sonucu yüzde 7 olarak tescillenmiştir. Artık diğer bir değerlendirmeye de gerek kalmamıştır.” dedi.
MHP Genel Lideri Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkan başlıklar:
“Diğer yandan seçim barajının yüzde 5 mi, yüzde 7 mi olsun tartışmaları gereksiz emek ziyanıdır.
Cumhur İttifakı’nın iki ana partisi kurulan bir kurul marifetiyle, seçim sistemi ve barajın oranı konusunda samimi ve yeterli niyetli biçimde görüşmeler yapmışlardır.
Televizyon ekranlarında uzmanlık taslayan kerameti kendinden menkul şahıslarla, gazete köşelerinde ahkâmlar kesen birtakım kalem sahiplerinin seçim barajı etrafında anlamsız tartışmaları körüklemek istedikleri anlaşılmaktadır.
“CUMHUR İTTİFAKI’NIN SEÇİM BARAJI YÜZDE 7 OLARAK TESCİLLENMİŞTİR”
Bu yolla da Cumhur İttifakı güya bir görüş ayrılığı varmış üzere ima, ihsas ve hatta sav içine gömülmüşlerdir. Sayın Cumhurbaşkanımız Bosna-Hersek ve Karadağ ziyaretinin akabinde uçakta bulunan basın mensuplarına barajın yüzde 7 olacağını açıklamıştır.
Gerçekten baraj konusundaki arayış ve çalışmalar bu açıklamayla noktalanmış ve Cumhur İttifakı’nın baraj sonucu yüzde 7 olarak tescillenmiştir.
Artık öteki bir değerlendirmeye de gerek kalmamıştır.
“ACILI TAHLİYE GÖRÜNÜMLERİ İNSANLIĞIN HAFIZASINA MIH ÜZERE ÇAKILMIŞTIR”
31 Ağustos 2021 tarihi itibariyle ABD’nin Afganistan’da konuşlandırdığı askeri ögelerini çekme ve işbirlikçilerini tahliye süreci büyük oranda tamamlanmış, geride birbirine girmiş, duygusal, fikri ve siyasi temelde bölünmüş bir ülke tablosu bırakılmıştır.
ABD Lideri Biden’in “fevkalade başarılı” kelamlarıyla tevile çalıştığı, gerçekte son derece ilkel, çok kaotik, bir o kadar da acıklı tahliye görünümleri insanlığın hafızasına mıh üzere çakılmıştır.
Muvaffakiyet diye takdim ve teşhir edilen siyasi ve askeri faaliyetler aslında yıkımın perdelenmesinden, 20 yıl süren ağır bir işgali makyajlama pişkinliğinden öbür bir manaya gelmemiş ve de gelmeyecektir.
Çünkü Afganistan emperyalizmin açtığı şiddet kulvarına süratle yuvarlanmış, adım adım genişleyen arbede ve iç karışıklıklar ortamına vahim derecede yuvalanmıştır.
“ÇALKANTILI DÜNYA NİZAMININ DE DEHŞET SİMGESİ HALİNE GELMİŞTİR”
21’inci yüzyıl dünyasında Afganistan’da yaşanan trajediler, ülkelerinden kaygıyla kaçan insanların mahvı perişan halleri global vicdanı sızlatmakla kalmamış, insanlığın bugüne kadar ki kozmik paha ve kazanımlarını tehlikeli biçimde boşluğa düşürmüştür.
Uçak tekerlerine sarılıp gelecek arayanların, daha sonra da tutunamayıp metrelerce yükseklikten aşağıya düşenlerin feci akıbetleri, sadece Afganistan’ın değil, bir bakıma bulanık ve çalkantılı dünya nizamının de dehşet simgesi haline gelmiştir.
ABD Başkanı’nın strateji değişikliği olarak deklare ettiğı askeri çekilmenin, gerçek mi yoksa göz boyama mı olduğu olağan olarak yakında daha da netlik kazanmış olacaktır.
Zira ABD siyasetlerinin bir görünen ve gösterilen yüzü varken; bir de art planda, sahne ve sütre gerisinde asıl amaç ve emelleri muhtevasına alan zalimane uygulamaları, sinsi ve bâtın projeleri hâkim ve havidir. Bunu görmek için dış siyaset duayeni olmaya gerek yoktur.
“KABUL EDİLEMEZ BİR ÇİRKEFLİK, İZAHI YAPILAMAYACAK BİR ÇİRKİNLİK”
Yalnızca geçmişi, bölgesel ve global gelişmelerin istikamet boyutunun incelemesi bile bir epeyce şeyi çarpıcı biçimde gözler önüne serecektir.
Biden’in dünkü açıklamasında, “terör neredeyse orada peşine düşeceğiz” kelamları dayanaksız, temelsiz, tutarsız ve gerçeklerle aksidir.
Tıpkı ABD’nin hudutlarımızın çabucak yanı başında, terör örgütü PKK/PYD/YPG’den kelamda hudut tugayı kurma teşebbüsü ne hukuk açısından, ne insanlığın müktesebatı bakımından, ne de dostluk ve müttefiklik zaviyesinden kabul edilemez bir çirkeflik, izahı yapılamayacak bir çirkinliktir.
Irak ve Suriye’nin yanında, Afganistan’ın da toplumsal ve siyasi bölünme tüneline hapsolmasının yegâne müsebbibi emperyalizmin kanlı komplolarıdır.
Türkiye’nin inanç, kültür ve tarih bağlarıyla ilgi kurduğu kardeş ülkelere karşı ihmal ve inkâr edilemez sorumlulukları olduğuna herkes itiraz etse bile Milliyetçi Hareket Partisi ısrarla söyleme devam edecektir.
“AFGANİSTAN ÜZERE ÜLKELERİN DE İSTİKRARI HER VAKİT MÜDAFAA EDİLMELİDİR”
Karşılıklı hudutları paylaştığımız ülkelere ek olarak, tarihin derinliklerinden gelen yakınlığımız ve yapan diyaloglarımız olan Afganistan üzere ülkelerin de istikrarı, güvenliği, iç barış ve huzur ortamı her vakit müdafaa edilmelidir.
İstismarcı ve iradesi meflüç CHP idaresiyle, aklı ve siyasi anlayışı esir düşmüş İP idaresinin, tıpkı biçimde terörizmin siyaset devşirmesi olan HDP’nin neyi argüman ettiğinin, ne dediğinin maşeri vicdan nezdinde rastgele bir karşılığı, en küçük meşruiyeti bulunmamaktadır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak 16 Ağustos 2021 tarihinde yaptığımız, beş unsurluk teklifimizi de içeren “Afganistan’daki Gelişmeler ve Sistemsiz Göç” başlıklı yazılı basın açıklamasının sonuna kadar ardında olduğumuz meşrebi lekeli siyasi muhataplar ve sicili karanlık yazar-çizer ve çeyrek porsiyon aydınlar tarafınca bilhassa bilinmelidir.
“KASTİ ÇARPITMA HEVESİ DE CEHALETİNİN BİR OYUNUDUR”
Bizim açıklama ve niyetlerimizin hükümetin siyasi tasarrufuyla çeliştiğini, bu vesileyle Cumhur İttifakı’nda uyuşmazlık çıktığını argüman eden güdük ve sefil akıl sahipleri, değişen ve gitgide ağırlaşan kaideleri dikkate almayan bir dış siyaset uygulamasının maceracı ve marazi sonuçlara kapı aralayacağını önnazaranmeyecek kadar gerçeklerden kopmuşlardır.
CHP Genel Başkanı’nın bugün sabah bir televizyon kanalında 16 Ağustos 2021 tarihindeki yazılı basın açıklamamızdan kimi kısımları aynısıyla okuması kendisi ismine bir gelişme, lakin kusurlu yorumu ve kasti çarpıtma hevesi de cehaletinin bir oyunudur.
“GÖÇ HAREKETLİLİĞİ KAYNAĞINDA ENGELLENMELİDİR”
Hiç kuşkusuz Türkiye Afganistan’da bulunmalıdır. En azından sistemsiz göç hareketliliği kaynağında engellenmelidir.
Bunun yanında Afganistan’ın birliğine, dirliğine ve toplumsal istikrarına azami ölçülerde takviye vermelidir.
Bunun ön koşulunun ise cari biçimde hâkim olan yüksek risk ve tehditlerin yatışmasına ve yumuşamasına bağlı olduğu emsalsizdır.
“CHP SÖZCÜSÜNÜN SORUSU KENDİ İÇİNDE TUHAFLIKLARLA DOLUDUR”
CHP sözcüsünün, “Afganistan’da şu anda en bol olan terör ve uyuşturucudur. Türkiye’yi bu biçimde bir coğrafyaya sokmak için bu ısrar niye?” sorusu kendi ortasında tuhaflıklarla, tezatlarla ve tamiri imkansız yoz bakışlarla doludur.
Bu sözcü müsveddesinin Afganistan’a bakınca uyuşturucu ve terör görmesi bahtsız ve telifi mümkün olmayan bir savrulma halidir.
Bizim baktığımız yerde soydaşlarımız vardır, din kardeşlerimiz vardır, Ulusal Uğraş senelerından bu yana kurulan dostluk ve kardeşlik köprüleri alenen görülmektedir.
Bu zavallının zırvalarını amiri ve buyruğu altında olduğu Kemal Derviş bile düzeltemeyecek, o bile düştüğü tabansız uçurumdan kurtaramayacaktır.
“ZİLLET İTTİFAKI TÜRKİYE’YE KURULMUŞ TUZAKTIR”
Türkiye iktisadının 2021 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 21,7 büyümesi CHP idaresini kuvvetle olası yasa büründürecek, yeni iftiraların, yeni palavraların, yeni karalama kampanyaların peşine düşmelerini tahrik ve teşvik edecektir. Zillet ittifakı Türkiye’ye kurulmuş tuzaktır. İradeleri yabancı başkentlerin denetimindedir.
“KORKUNÇ VE KAHREDİCİ BİR SEVİYESİZLİK”
Siyasi gündemi meşgul eden yalnızca seçim sistemi ve barajın ne olacağı değil, zillet ittifakının siyasi düşkünlüğü, bu zihniyetin üslubuna ambargo koyan tehlikeli kirliliktir.
İP Başkanı’nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nı rahmetle andığımız kutlu hünkarımız Fatih’e benzetmesi, bu şahsı ikinci Fatih diye tanım etmesi, buna karşılık oy vermeyen milyonlarca vatandaşımızı Bizans ve haçlı diye yaftalaması müthiş ve kahredici bir seviyesizlik, duvarlara zulüm 1453’de başladı yazan soysuzlara ikramdır.
Siyasi eğilim ve gönül verdiği partisi ne olursa olsun hiç bir vatandaşımız bu biçimdesi bir izansız ve prestijsiz lisana müstahak olamayacaktır.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde rant, ihale ve çıkar ittifakı kuranlar taksit taksit diyet ödeme kuyruğuna girmişlerdir.
“BUNDAN daha sonraSI KUŞKUSUZ KILIÇDAROĞLU’NUN MESELESİDİR”
Bir diğer konu da şudur: İmamoğlu’ndan Fatih çıkarmak için kendini paralayan, tellere tutunduğu üzere bu şahsa da tutunan İP Lideri, CHP Genel Başkanlığı koltuğuna zati kimi layık gördüğünü de açık etmiştir.
Bundan daha sonrası kuşkusuz Kılıçdaroğlu’nun problemidir.
“ZİLLET İTTİFAKI’NIN KİMİ ADAY GÖSTERECEĞİ İLGİ VE REAK ALANIMIZ DIŞINDADIR”
Cumhurbaşkanı adaylığı etrafında süren rekabet anlaşılan gitgide kızışmış; taraflar, talipler öne çıkmak, loş sahne ışıklarının altında tek kalmak için kıyasıya çatışmaya başlamışlardır.
Zillet ittifakının ne yapacağı, kimi aday göstereceği ilgi ve merak alanımız haricindedır.
Onlar birbirine çelme takmak için uğraşırken, eşanlı olarak Türkiye’yi de çelmelemek, önünü kesmek için çaba halinde oldukları görülmektedir.
“TÜRK MİLLETİ SİYASİ ÇÜRÜMELERE MÜSAADE ETMEYECEKTİR”
Bilinmelidir ki, Türk milleti ucuz işporta siyaset taktiklerine, Türkiye düşmanlarına maşalık ve muhiplik yapan siyasi çürümüşlere müsaade etmeyecektir.
Türk Cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarının kazanmasının 30’uncu yıl dönümünde, uyanan Orta Asya ruhu Türkiye’ye tarihi fırsatlar sunarken, yadsınamayacak sorumluluklar da yüklemektedir.
Bu şuurla gelecek hem batının tıpkı vakitte doğunun kucaklanmasıyla hayli daha parlak, hayli daha inanç verici bir düzeye çıkacaktır.
Birebir anda hem Ortadoğu’da, birebir vakitte Orta Asya’da Türkiye çekim gücü, tartı merkezi, mihenk taşı, istikrar abidesi, gönülleri ve maksatları kaynaştıran irade burcu halinde yükselirken, kendi iç çekişmelerine kapılan zillet ittifakının ulusal yürüyüşü gölgelemesi kelam konusu olamayacaktır.
“GELECEĞİN ROTASINI CUMHUR İTTİFAKI ÇİZECEKTİR”
Kılıçdaroğlu’nun FETÖ’den medet umması, KHK mağdurları üzerine siyaset inşası, PKK’nın dümen suyuna girmesi, İP’in bir nevi bölücülük açılımı olan vicdan kardeşliği safsatası sonuçsuz kalacak, bu siyaset bezirganlarının ademe mahkumiyetini hızlandıracaktır. Geleceğin rotasını Cumhur İttifakı çizecektir.
“GELECEĞİN ÜSTÜN GÜCÜ TÜRKİYE OLACAKTIR”
Muzaffer geçmişimiz ümitlerle beslediğimiz aydınlık gelecek davalarıyla eklemlenecek, hatta perçinlenecek; 2023’de bir Türk destanı yazılacak, Türkiye’yi hiç kimse tutamayacaktır.
Bu kararlılık, bu duruş, bu inanç büyük Türk milletinin kelamıdır, özüdür, hasretidir, yerine getirme bakılırsavi de Cumhur İttifakı’nın ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin üzerinedir.
MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli, “Cumhur İttifakı’nın baraj sonucu yüzde 7 olarak tescillenmiştir. Artık diğer bir değerlendirmeye de gerek kalmamıştır.” dedi.
MHP Genel Lideri Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkan başlıklar:
“Diğer yandan seçim barajının yüzde 5 mi, yüzde 7 mi olsun tartışmaları gereksiz emek ziyanıdır.
Cumhur İttifakı’nın iki ana partisi kurulan bir kurul marifetiyle, seçim sistemi ve barajın oranı konusunda samimi ve yeterli niyetli biçimde görüşmeler yapmışlardır.
Televizyon ekranlarında uzmanlık taslayan kerameti kendinden menkul şahıslarla, gazete köşelerinde ahkâmlar kesen birtakım kalem sahiplerinin seçim barajı etrafında anlamsız tartışmaları körüklemek istedikleri anlaşılmaktadır.
“CUMHUR İTTİFAKI’NIN SEÇİM BARAJI YÜZDE 7 OLARAK TESCİLLENMİŞTİR”
Bu yolla da Cumhur İttifakı güya bir görüş ayrılığı varmış üzere ima, ihsas ve hatta sav içine gömülmüşlerdir. Sayın Cumhurbaşkanımız Bosna-Hersek ve Karadağ ziyaretinin akabinde uçakta bulunan basın mensuplarına barajın yüzde 7 olacağını açıklamıştır.
Gerçekten baraj konusundaki arayış ve çalışmalar bu açıklamayla noktalanmış ve Cumhur İttifakı’nın baraj sonucu yüzde 7 olarak tescillenmiştir.
Artık öteki bir değerlendirmeye de gerek kalmamıştır.
“ACILI TAHLİYE GÖRÜNÜMLERİ İNSANLIĞIN HAFIZASINA MIH ÜZERE ÇAKILMIŞTIR”
31 Ağustos 2021 tarihi itibariyle ABD’nin Afganistan’da konuşlandırdığı askeri ögelerini çekme ve işbirlikçilerini tahliye süreci büyük oranda tamamlanmış, geride birbirine girmiş, duygusal, fikri ve siyasi temelde bölünmüş bir ülke tablosu bırakılmıştır.
ABD Lideri Biden’in “fevkalade başarılı” kelamlarıyla tevile çalıştığı, gerçekte son derece ilkel, çok kaotik, bir o kadar da acıklı tahliye görünümleri insanlığın hafızasına mıh üzere çakılmıştır.
Muvaffakiyet diye takdim ve teşhir edilen siyasi ve askeri faaliyetler aslında yıkımın perdelenmesinden, 20 yıl süren ağır bir işgali makyajlama pişkinliğinden öbür bir manaya gelmemiş ve de gelmeyecektir.
Çünkü Afganistan emperyalizmin açtığı şiddet kulvarına süratle yuvarlanmış, adım adım genişleyen arbede ve iç karışıklıklar ortamına vahim derecede yuvalanmıştır.
“ÇALKANTILI DÜNYA NİZAMININ DE DEHŞET SİMGESİ HALİNE GELMİŞTİR”
21’inci yüzyıl dünyasında Afganistan’da yaşanan trajediler, ülkelerinden kaygıyla kaçan insanların mahvı perişan halleri global vicdanı sızlatmakla kalmamış, insanlığın bugüne kadar ki kozmik paha ve kazanımlarını tehlikeli biçimde boşluğa düşürmüştür.
Uçak tekerlerine sarılıp gelecek arayanların, daha sonra da tutunamayıp metrelerce yükseklikten aşağıya düşenlerin feci akıbetleri, sadece Afganistan’ın değil, bir bakıma bulanık ve çalkantılı dünya nizamının de dehşet simgesi haline gelmiştir.
ABD Başkanı’nın strateji değişikliği olarak deklare ettiğı askeri çekilmenin, gerçek mi yoksa göz boyama mı olduğu olağan olarak yakında daha da netlik kazanmış olacaktır.
Zira ABD siyasetlerinin bir görünen ve gösterilen yüzü varken; bir de art planda, sahne ve sütre gerisinde asıl amaç ve emelleri muhtevasına alan zalimane uygulamaları, sinsi ve bâtın projeleri hâkim ve havidir. Bunu görmek için dış siyaset duayeni olmaya gerek yoktur.
“KABUL EDİLEMEZ BİR ÇİRKEFLİK, İZAHI YAPILAMAYACAK BİR ÇİRKİNLİK”
Yalnızca geçmişi, bölgesel ve global gelişmelerin istikamet boyutunun incelemesi bile bir epeyce şeyi çarpıcı biçimde gözler önüne serecektir.
Biden’in dünkü açıklamasında, “terör neredeyse orada peşine düşeceğiz” kelamları dayanaksız, temelsiz, tutarsız ve gerçeklerle aksidir.
Tıpkı ABD’nin hudutlarımızın çabucak yanı başında, terör örgütü PKK/PYD/YPG’den kelamda hudut tugayı kurma teşebbüsü ne hukuk açısından, ne insanlığın müktesebatı bakımından, ne de dostluk ve müttefiklik zaviyesinden kabul edilemez bir çirkeflik, izahı yapılamayacak bir çirkinliktir.
Irak ve Suriye’nin yanında, Afganistan’ın da toplumsal ve siyasi bölünme tüneline hapsolmasının yegâne müsebbibi emperyalizmin kanlı komplolarıdır.
Türkiye’nin inanç, kültür ve tarih bağlarıyla ilgi kurduğu kardeş ülkelere karşı ihmal ve inkâr edilemez sorumlulukları olduğuna herkes itiraz etse bile Milliyetçi Hareket Partisi ısrarla söyleme devam edecektir.
“AFGANİSTAN ÜZERE ÜLKELERİN DE İSTİKRARI HER VAKİT MÜDAFAA EDİLMELİDİR”
Karşılıklı hudutları paylaştığımız ülkelere ek olarak, tarihin derinliklerinden gelen yakınlığımız ve yapan diyaloglarımız olan Afganistan üzere ülkelerin de istikrarı, güvenliği, iç barış ve huzur ortamı her vakit müdafaa edilmelidir.
İstismarcı ve iradesi meflüç CHP idaresiyle, aklı ve siyasi anlayışı esir düşmüş İP idaresinin, tıpkı biçimde terörizmin siyaset devşirmesi olan HDP’nin neyi argüman ettiğinin, ne dediğinin maşeri vicdan nezdinde rastgele bir karşılığı, en küçük meşruiyeti bulunmamaktadır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak 16 Ağustos 2021 tarihinde yaptığımız, beş unsurluk teklifimizi de içeren “Afganistan’daki Gelişmeler ve Sistemsiz Göç” başlıklı yazılı basın açıklamasının sonuna kadar ardında olduğumuz meşrebi lekeli siyasi muhataplar ve sicili karanlık yazar-çizer ve çeyrek porsiyon aydınlar tarafınca bilhassa bilinmelidir.
“KASTİ ÇARPITMA HEVESİ DE CEHALETİNİN BİR OYUNUDUR”
Bizim açıklama ve niyetlerimizin hükümetin siyasi tasarrufuyla çeliştiğini, bu vesileyle Cumhur İttifakı’nda uyuşmazlık çıktığını argüman eden güdük ve sefil akıl sahipleri, değişen ve gitgide ağırlaşan kaideleri dikkate almayan bir dış siyaset uygulamasının maceracı ve marazi sonuçlara kapı aralayacağını önnazaranmeyecek kadar gerçeklerden kopmuşlardır.
CHP Genel Başkanı’nın bugün sabah bir televizyon kanalında 16 Ağustos 2021 tarihindeki yazılı basın açıklamamızdan kimi kısımları aynısıyla okuması kendisi ismine bir gelişme, lakin kusurlu yorumu ve kasti çarpıtma hevesi de cehaletinin bir oyunudur.
“GÖÇ HAREKETLİLİĞİ KAYNAĞINDA ENGELLENMELİDİR”
Hiç kuşkusuz Türkiye Afganistan’da bulunmalıdır. En azından sistemsiz göç hareketliliği kaynağında engellenmelidir.
Bunun yanında Afganistan’ın birliğine, dirliğine ve toplumsal istikrarına azami ölçülerde takviye vermelidir.
Bunun ön koşulunun ise cari biçimde hâkim olan yüksek risk ve tehditlerin yatışmasına ve yumuşamasına bağlı olduğu emsalsizdır.
“CHP SÖZCÜSÜNÜN SORUSU KENDİ İÇİNDE TUHAFLIKLARLA DOLUDUR”
CHP sözcüsünün, “Afganistan’da şu anda en bol olan terör ve uyuşturucudur. Türkiye’yi bu biçimde bir coğrafyaya sokmak için bu ısrar niye?” sorusu kendi ortasında tuhaflıklarla, tezatlarla ve tamiri imkansız yoz bakışlarla doludur.
Bu sözcü müsveddesinin Afganistan’a bakınca uyuşturucu ve terör görmesi bahtsız ve telifi mümkün olmayan bir savrulma halidir.
Bizim baktığımız yerde soydaşlarımız vardır, din kardeşlerimiz vardır, Ulusal Uğraş senelerından bu yana kurulan dostluk ve kardeşlik köprüleri alenen görülmektedir.
Bu zavallının zırvalarını amiri ve buyruğu altında olduğu Kemal Derviş bile düzeltemeyecek, o bile düştüğü tabansız uçurumdan kurtaramayacaktır.
“ZİLLET İTTİFAKI TÜRKİYE’YE KURULMUŞ TUZAKTIR”
Türkiye iktisadının 2021 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 21,7 büyümesi CHP idaresini kuvvetle olası yasa büründürecek, yeni iftiraların, yeni palavraların, yeni karalama kampanyaların peşine düşmelerini tahrik ve teşvik edecektir. Zillet ittifakı Türkiye’ye kurulmuş tuzaktır. İradeleri yabancı başkentlerin denetimindedir.
“KORKUNÇ VE KAHREDİCİ BİR SEVİYESİZLİK”
Siyasi gündemi meşgul eden yalnızca seçim sistemi ve barajın ne olacağı değil, zillet ittifakının siyasi düşkünlüğü, bu zihniyetin üslubuna ambargo koyan tehlikeli kirliliktir.
İP Başkanı’nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nı rahmetle andığımız kutlu hünkarımız Fatih’e benzetmesi, bu şahsı ikinci Fatih diye tanım etmesi, buna karşılık oy vermeyen milyonlarca vatandaşımızı Bizans ve haçlı diye yaftalaması müthiş ve kahredici bir seviyesizlik, duvarlara zulüm 1453’de başladı yazan soysuzlara ikramdır.
Siyasi eğilim ve gönül verdiği partisi ne olursa olsun hiç bir vatandaşımız bu biçimdesi bir izansız ve prestijsiz lisana müstahak olamayacaktır.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde rant, ihale ve çıkar ittifakı kuranlar taksit taksit diyet ödeme kuyruğuna girmişlerdir.
“BUNDAN daha sonraSI KUŞKUSUZ KILIÇDAROĞLU’NUN MESELESİDİR”
Bir diğer konu da şudur: İmamoğlu’ndan Fatih çıkarmak için kendini paralayan, tellere tutunduğu üzere bu şahsa da tutunan İP Lideri, CHP Genel Başkanlığı koltuğuna zati kimi layık gördüğünü de açık etmiştir.
Bundan daha sonrası kuşkusuz Kılıçdaroğlu’nun problemidir.
“ZİLLET İTTİFAKI’NIN KİMİ ADAY GÖSTERECEĞİ İLGİ VE REAK ALANIMIZ DIŞINDADIR”
Cumhurbaşkanı adaylığı etrafında süren rekabet anlaşılan gitgide kızışmış; taraflar, talipler öne çıkmak, loş sahne ışıklarının altında tek kalmak için kıyasıya çatışmaya başlamışlardır.
Zillet ittifakının ne yapacağı, kimi aday göstereceği ilgi ve merak alanımız haricindedır.
Onlar birbirine çelme takmak için uğraşırken, eşanlı olarak Türkiye’yi de çelmelemek, önünü kesmek için çaba halinde oldukları görülmektedir.
“TÜRK MİLLETİ SİYASİ ÇÜRÜMELERE MÜSAADE ETMEYECEKTİR”
Bilinmelidir ki, Türk milleti ucuz işporta siyaset taktiklerine, Türkiye düşmanlarına maşalık ve muhiplik yapan siyasi çürümüşlere müsaade etmeyecektir.
Türk Cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarının kazanmasının 30’uncu yıl dönümünde, uyanan Orta Asya ruhu Türkiye’ye tarihi fırsatlar sunarken, yadsınamayacak sorumluluklar da yüklemektedir.
Bu şuurla gelecek hem batının tıpkı vakitte doğunun kucaklanmasıyla hayli daha parlak, hayli daha inanç verici bir düzeye çıkacaktır.
Birebir anda hem Ortadoğu’da, birebir vakitte Orta Asya’da Türkiye çekim gücü, tartı merkezi, mihenk taşı, istikrar abidesi, gönülleri ve maksatları kaynaştıran irade burcu halinde yükselirken, kendi iç çekişmelerine kapılan zillet ittifakının ulusal yürüyüşü gölgelemesi kelam konusu olamayacaktır.
“GELECEĞİN ROTASINI CUMHUR İTTİFAKI ÇİZECEKTİR”
Kılıçdaroğlu’nun FETÖ’den medet umması, KHK mağdurları üzerine siyaset inşası, PKK’nın dümen suyuna girmesi, İP’in bir nevi bölücülük açılımı olan vicdan kardeşliği safsatası sonuçsuz kalacak, bu siyaset bezirganlarının ademe mahkumiyetini hızlandıracaktır. Geleceğin rotasını Cumhur İttifakı çizecektir.
“GELECEĞİN ÜSTÜN GÜCÜ TÜRKİYE OLACAKTIR”
Muzaffer geçmişimiz ümitlerle beslediğimiz aydınlık gelecek davalarıyla eklemlenecek, hatta perçinlenecek; 2023’de bir Türk destanı yazılacak, Türkiye’yi hiç kimse tutamayacaktır.
Bu kararlılık, bu duruş, bu inanç büyük Türk milletinin kelamıdır, özüdür, hasretidir, yerine getirme bakılırsavi de Cumhur İttifakı’nın ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin üzerinedir.