Parfüm kaç fıs sıkılmalı ekşi ?

Sena

New member
Parfüm Kaç Fıs Sıkılmalı Ekşi? Kokunun Sınırları, Burunların İsyanı

Arkadaşlar, şu konu var ya, asla bitmeyecek: “Parfüm kaç fıs sıkılmalı?”

Her sabah evden çıkarken aynanın karşısında aynı ikilem: “İki fıs mı yeter, yoksa bugün biraz cömert mi olsam?”

Ama sonra aklımıza ofisteki Hasan geliyor; geçen hafta asansöre binmeden önce sıkmıştı, üç kat boyunca kokusuyla yolculuk ettik, hâlâ binince flashback yaşıyorum.

Yani mesele sadece kaç fıs değil; bu, kimliğimizi, tarzımızı, hatta sosyal ilişkilerimizi belirleyen kültürel bir meseleye dönüştü. Ve tabii ki Ekşi’de bu konunun 10 sayfa tartışması olması da şaşırtıcı değil.

Erkeklerin Stratejik Yaklaşımı: “Maksimum Etki, Minimum Harcama”

Erkekler bu konuda inanılmaz planlı. Parfüm sıkmak bile adeta bir askeri operasyon gibi.

“Sabah 08.00’de ofise gireceğim, parfüm 4 saat kalıyor, o zaman 7:30’da iki fıs boyuna, bir fıs bileğe.”

Bir de şöyle bir matematik çıkar: “100 ml şişe 3 fısla 6 ay dayanır, 5 fısla 4 aya düşer, yani optimum verim 3.5 fıs.”

Bazıları “ben minimalistim” diyerek sadece enseye bir fıs sıkar, ama 5 dakika sonra terle karışınca kokudan eser kalmaz. Diğerleri “etki yaratacağım” diye 8 fıs sıkıp toplantıya girdiğinde bütün odayı kimyasal silahla vurmuş gibi olur.

Bir erkek forumda şöyle yazmıştı: “Parfüm, varlığını hissettirmeli ama boğmamalı. Koku değil, imza gibi olmalı.”

Evet dostum, ama senin imzan bazen tüm ofisi ağlatıyor.

Kadınların Empatik Yaklaşımı: “Benim Kokum Onu Hatırlatsın”

Kadınlarda parfüm meselesi bambaşka bir boyut. Onlar için parfüm sadece güzel kokmak değil, bir duygu, bir anı, bir imaj.

Kadın forumlarında sıkça rastlanır: “Kokum odaya girdiğimde değil, çıktıktan sonra fark edilsin.”

Bu cümle aslında her şeyi anlatıyor. Kadınlar kokuyu bir iletişim biçimi gibi kullanıyor.

Sabah işe giderken ayrı, akşam dışarı çıkarken ayrı parfüm; bazen “bugün moralim düşük, biraz vanilyalı bir şey sıkayım” denir.

Bir erkek bunu asla düşünmez. O sabah hangisi eline geldiyse sıkıp çıkar.

Kadınlar parfümü ruh hâline göre seçer; hatta ilişkilerde bile duygusal bir bağ kurulur: “O kokuyu sıktığında, beni hatırlasın.”

Bir erkek forumda “benim kız arkadaşım o parfümü sıkınca kütüphanedeki bütün kitaplar onu kokuyordu” yazmıştı. İşte kadınların kokuyla yarattığı alan etkisi bu.

Kültürel Boyut: Kokuya Göre İnsan Tanıma Sanatı

Türkiye’de parfüm kültürü de ilginçtir. Bazı insanlar için parfüm “fazla lüks” algılanır, bazıları içinse kişisel bakımın olmazsa olmazıdır.

Bazı toplumlarda “az koku zarafettir” denir, bizde ise “belli etsin kendini” mantığı hâkim.

Dolmuşta yanına oturduğun biri bir fıs fazla sıkmışsa, yolculuk boyunca onun kokusuyla istemsiz bir duygusal bağ kurarsın.

Bir de o klasik cümle: “Abi senin parfüm ne?”

Erkekler bunu gururla söyler: “Dior Sauvage.”

Kadınlar ise daha gizemlidir: “Söylemem, benim kokum bu.”

Bu bile iki cinsin parfüme yaklaşımındaki temel farkı anlatır — erkekler için statü, kadınlar için kimliktir.

Ekşi Tarzı Tartışmalar: “Kardeşim Sen Parfüm Değil, Bomba Atmışsın”

Ekşi Sözlük tarzı forumlarda bu konu her zaman eğlencelidir. Bir taraf “iki fıs yeter” der, diğeri “benim parfüm EDT, hemen uçuyor kardeşim, 6 fıs şart” diye atar.

Araya bir minimalist girer: “Gerçek erkek ter kokmalı.”

Bir başkası çıkar: “Kardeşim ben metroda senin terini değil, kendi kokumu duymak istiyorum.”

Sonra kadınlar gelir: “Erkeklerde parfüm fazla olunca boğucu, kadınlarda az olunca etkisiz.”

Ardından biri şunu yazar: “Kadınların parfümü hafif olmalı ama kalıcı; erkeklerinki net olmalı ama saldırgan değil.”

Ve konu uzar gider, herkes haklı, herkes biraz mağdur. Çünkü koku zevki kişisel ama etkisi kamusal.

Birinin burnunu tıkayan parfüm, diğerine “ah mis gibi” dedirtebilir. İşte bu yüzden bu tartışma sonsuza kadar sürecek.

Parfümün Sosyal Dili: Koku İlişkilere Nasıl Dokunur?

İlişkilerde parfüm bazen sözcüklerden güçlüdür.

Bir kadın partnerinin kokusunu sevmezse, “bir şey var ama çözemiyorum” der.

Bir erkek ise sevdiği kokuyu başka biriyle duyarsa, içten içe kıskançlık krizine girer: “Bu parfümü kim sıkıyor ya?”

Koku hafızası denen şey işte bu yüzden çok güçlü.

Parfüm sadece burna değil, duygulara da hitap eder.

Bu yüzden kadınlar daha dikkatli seçim yapar, erkekler ise “beğenildi mi, tamam” mantığıyla ilerler.

Bir kadının parfümü odada sıcak bir hava bırakırken, erkeğin kokusu “ben buradaydım” mesajı verir.

Ve bazen o iki koku, aynı odada birbirine karıştığında yeni bir hikâye başlar.

Kaç Fıs Sıkmalı? Bilimsel Olmasa da Hayat Kurtaran Rehber

Gelelim asıl soruya: “Kaç fıs?”

Bu konuda altın oran hâlâ keşfedilmedi ama forum tecrübeleri şöyle diyor:

- İki fıs boyun, bir fıs bilek (klasik ofis formülü).

- Dört fıs dışarı çıkarken (rüzgarlı havalarda kokunun %30’u zaten uçuyor).

- Altı fıs yaz günlerinde intihar sebebi, kışın ise moral yükseltici.

- Sekiz fıs ve üzeri ise sadece düğün salonu ya da disko için uygun.

Parfümü sıkarken temel kural şu: Koku burnuna değil, çevrene hitap etmeli. Senin varlığını hissettirmeli ama kimseyi rehin almamalı.

Sonuç: Fıs Sayısından Çok, Niyet Mühim

Sonuç olarak, parfüm sıkmak bir kimlik beyanı.

Erkekler için stratejik, kadınlar için duygusal bir eylem.

Ama işin özü şu: Kokun, seni anlatmalı ama bağırmamalı.

Birinin “ne güzel kokuyorsun” demesi, “hangi parfüm bu?” diye sormasından çok daha anlamlı.

Çünkü parfüm, fıs sayısından çok, bıraktığın izde gizli.

Kısacası, ne eksik ne fazla — tam kararında.

Yoksa bir gün biri dönüp şu cümleyi kurabilir:

“Kardeşim, sen parfüm değil, hatıra bırakmışsın.”
 
Üst