MHP’li Yalçın’dan Millet İttifakı’na reaksiyon: Halkı aldatıyorlar Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Lider Yardımcısı Semih Yalçın, “Zillet ittifakının sözcüleri ve destekçileri, kamuoyunda mevcut idare modelini değiştirebilecekleri ve parlamenter sisteme dönebilecekleri algısı yaratmaya çalışıyor. Bu, siyaseti alenen palavra üzerine kurmak ve halkı aldatmaktır.” değerlendirmesinde bulundu.
Yalçın, yaptığı yazılı açıklamada, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi tartışmalarına değindi.
Bu bahiste baş karışıklığı yaratılmaya, algı oluşturulmaya çalışılan iki argüman olduğunu belirten Yalçın, “Münakaşaya açılan iki konudan biri, özellikle zillet ittifakı ve ateşli savunucuları tarafınca sık sık dillendirilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin terk edilerek arızalı parlamenter sisteme dönüleceği; oburu de arızalı sistemin icra makamı olan başbakanlığın bir daha ihdas edileceği tezidir.” sözlerini kullandı.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yürürlüğe konması ve başbakanlığın kaldırılmasının Anayasa değişikliğiyle mümkün olduğunu ve referandumla halkın oylarıyla kabul edildiğini anımsatan Yalçın, şunları kaydetti:
“Yani, mevcut idare modelinin değiştirilmesi ve başbakanlığın geri getirilebilmesi için TBMM’de kâfi çoğunluğun bulunması yahut en azından referanduma gidilerek halkın oyuna başvurulması gereklidir. Bu durum karşısında, yamalı bohça niteliğindeki muhalefetin evvela Meclis’te bir Anayasa değişikliğine gidebilmesi için, 400 milletvekilinin oyunu alması lazımdır. Anayasa değişikliğini halkın oylarıyla gerçekleştirmek üzere referanduma gitme sonucu alınabilmesi için de 360 oy gereklidir. Görünen köy kılavuz istemez. CHP’nin de yancılarının da 2023’te alacakları oy muhakkak, elde edecekleri milletvekili sayısı mahduttur. Çok modüllü, hayli başlı muhalefetin TBMM’de bırakınız kâfi çoğunluğu sağlamayı, salt çoğunluğa bile ulaşması mümkün değildir. ötürüsıyla zillet ittifakının Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini değiştirme ve başbakanlığı bir daha ihdas etme bahtı mutlaka yoktur. Hal bu biçimdeyken zillet ittifakının sözcüleri ve destekçileri, kamuoyunda mevcut idare modelini değiştirebilecekleri ve parlamenter sisteme dönebilecekleri algısı yaratmaya çalışıyor. Bu, siyaseti alenen palavra üzerine kurmak ve halkı aldatmaktır.”
Yalçın, bugünlerde ısrarla “gaip” bir başbakanlığa talip olan parti liderlerinin sayısında artış gözlendiğini tabir ederek, şu biçimde devam etti:
“(Herkes kesesinden yesin içsin, saltanatım var benim. Aslı yok yaylasında 1500 koyunum var benim) diye başlayan Silifke türküsünde olduğu üzere sahip olunamayacak imkanlar üzerinden millete vaatte bulunmak, siyasi madrabazlıktan öteye geçmemektedir. Siyasetin halk oyuyla senkronu, ‘Kekliği düz ovada avlayalım.’ türküsünü söyleyerek tutturulamaz. Bu ortada İP Müdiresi Meral Akşener’in, ‘Ben başbakan olacağım.’ stilindeki ısrarlı argümanının bilimsel açıdan ‘olmayana ergi’ metoduyla ironik bir tahlili yapılabilir. Bu metoda göre Akşener’in başbakan olma hayallerinin ‘ilmen’ suya düşmüştür. Gerçek bu biçimdeyken İP Müdiresi Akşener, 15 Temmuz 2016 İhanet Kalkışması’ndan kısa müddet evvel verdiği bildirisi şu sıralar niye papağan üzere yenidenlamaktadır? Yoksa kulağına Pensilvanya’dan meşum bir taktik mi fısıldanmıştır?”
KAYNAK: AA
Yalçın, yaptığı yazılı açıklamada, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi tartışmalarına değindi.
Bu bahiste baş karışıklığı yaratılmaya, algı oluşturulmaya çalışılan iki argüman olduğunu belirten Yalçın, “Münakaşaya açılan iki konudan biri, özellikle zillet ittifakı ve ateşli savunucuları tarafınca sık sık dillendirilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin terk edilerek arızalı parlamenter sisteme dönüleceği; oburu de arızalı sistemin icra makamı olan başbakanlığın bir daha ihdas edileceği tezidir.” sözlerini kullandı.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yürürlüğe konması ve başbakanlığın kaldırılmasının Anayasa değişikliğiyle mümkün olduğunu ve referandumla halkın oylarıyla kabul edildiğini anımsatan Yalçın, şunları kaydetti:
“Yani, mevcut idare modelinin değiştirilmesi ve başbakanlığın geri getirilebilmesi için TBMM’de kâfi çoğunluğun bulunması yahut en azından referanduma gidilerek halkın oyuna başvurulması gereklidir. Bu durum karşısında, yamalı bohça niteliğindeki muhalefetin evvela Meclis’te bir Anayasa değişikliğine gidebilmesi için, 400 milletvekilinin oyunu alması lazımdır. Anayasa değişikliğini halkın oylarıyla gerçekleştirmek üzere referanduma gitme sonucu alınabilmesi için de 360 oy gereklidir. Görünen köy kılavuz istemez. CHP’nin de yancılarının da 2023’te alacakları oy muhakkak, elde edecekleri milletvekili sayısı mahduttur. Çok modüllü, hayli başlı muhalefetin TBMM’de bırakınız kâfi çoğunluğu sağlamayı, salt çoğunluğa bile ulaşması mümkün değildir. ötürüsıyla zillet ittifakının Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini değiştirme ve başbakanlığı bir daha ihdas etme bahtı mutlaka yoktur. Hal bu biçimdeyken zillet ittifakının sözcüleri ve destekçileri, kamuoyunda mevcut idare modelini değiştirebilecekleri ve parlamenter sisteme dönebilecekleri algısı yaratmaya çalışıyor. Bu, siyaseti alenen palavra üzerine kurmak ve halkı aldatmaktır.”
Yalçın, bugünlerde ısrarla “gaip” bir başbakanlığa talip olan parti liderlerinin sayısında artış gözlendiğini tabir ederek, şu biçimde devam etti:
“(Herkes kesesinden yesin içsin, saltanatım var benim. Aslı yok yaylasında 1500 koyunum var benim) diye başlayan Silifke türküsünde olduğu üzere sahip olunamayacak imkanlar üzerinden millete vaatte bulunmak, siyasi madrabazlıktan öteye geçmemektedir. Siyasetin halk oyuyla senkronu, ‘Kekliği düz ovada avlayalım.’ türküsünü söyleyerek tutturulamaz. Bu ortada İP Müdiresi Meral Akşener’in, ‘Ben başbakan olacağım.’ stilindeki ısrarlı argümanının bilimsel açıdan ‘olmayana ergi’ metoduyla ironik bir tahlili yapılabilir. Bu metoda göre Akşener’in başbakan olma hayallerinin ‘ilmen’ suya düşmüştür. Gerçek bu biçimdeyken İP Müdiresi Akşener, 15 Temmuz 2016 İhanet Kalkışması’ndan kısa müddet evvel verdiği bildirisi şu sıralar niye papağan üzere yenidenlamaktadır? Yoksa kulağına Pensilvanya’dan meşum bir taktik mi fısıldanmıştır?”
KAYNAK: AA