HDP’nin davetine boyun eğen CHP, birinci imtihanı geçti Kanal7 Ankara Temsilcisi Mehmet Acet, Yeni Şafak gazetesindeki köşe yazısında, CHP ile HDP içindeki ittifakta yaşanan gelişmeleri kaleme aldı.
HDP’nin baskısıyla CHP’nin tezkereye “hayır” oyu verdiğini anlatan Acet, “bu biçimdece CHP idaresi, kaidelerini HDP yöneticilerinin belirlediği birinci kıymetli imtihandan geçmiş oldu” sözlerini kullandı.
CHP ile HDP’nin ortak bir geleceğe yelken açtığını kaydeden Acet, önümüzdeki günlerde/aylarda yaşanması beklenen başka gelişmeleri 10 hususta açıklamaya çalıştı.
Yeni Şafak gazetesi, Acet’in “10 hususta şu soruya yanıt aradım: CHP-HDP paydaşlığı Türkiye için beka tehdidini bir daha tetikler mi?” başlıklı yazısını manşetine, “CHP, HDP’ye yemin etti” tabirleriyle taşıdı.
İşte Acet’in yazısının tamamı:
Perşembe günü CHP’nin, HDP’den gelen davetleri dikkate alarak Irak ve Suriye tezkeresine hayır oyu kullanımına değinen yazımıza hem olumlu, hem olumsuz tarafta oldukça geri dönüş aldım.
Bu yeni durum muvacehesinde sıkıntıyı biraz daha açmak güzel olacak galiba.
CHP ile HDP içinde CHP’nin tezkere için hayır oyu vermesiyle alenileşen “balayı dönemini” belli ki uzun bir evlilik devri takip edecek.
niye derseniz, HDP yöneticileri bunu açıkça beyan ediyorlar.
Eş liderlerden Mithat Sancar’ın “Yeni bir yürüyüşe başlama konusunda tezkereler birinci değerli imtihan olacaktır” demesinden kısa bir süre daha sonra CHP, HDP’nin istediği tavrı sergiledi.
bu biçimdece CHP idaresi, kaidelerini HDP yöneticilerinin belirlediği “ilk kıymetli imtihandan” geçmiş oldu.
Salı günkü küme toplantısında konuşan öteki Eş Genel Lider Pervin Buldan’ın kelamları ise, bu beraberliğin daha da genişleyeceğine işaret ediyor:
“Ülke idaresinde yer almaya adayız dedik, bunu demeye de inadına devam edeceğiz. bir arada kazanmak için bir arada yönetmeye talibiz dedik, demeye de devam edeceğiz.”
Görüldüğü üzere HDP, CHP ile birlikte Türkiye’yi ortaklaşa yönetme iradesini açıkça belirli etmiş oluyor.
Bu basamakta, bu yeni durum karşısında yani CHP ile HDP’nin otak bir geleceğe yelken açacakları uygunca muhakkak olduktan daha sonra bunun ne cins sonuçları olabileceği üzerinde baş yormak ehemmiyet arz ediyor.
Unsurlar halinde gidelim:
1. Muhtemel bir CHP/HDP iktidarının doğal kararı, PKK’nın ayrılıkçı gündemini hayata geçirmeye çalıştığı bölgenin CHP eliyle HDP’ye terk edilmesi/teslim edilmesi manasına gelecektir.
2. bu biçimde söylememizin epey açık bir öne sürülen sebebi var: CHP o bölgede tezi olan bir parti olmaktan oldukcatan uzaklaşmış durumda. O niçinle, şu an için fikren, beklenen bir iktidar paylaşımında ise fiilen bu bölgeyi HDP’ye terk/teslim edecektir.
3. PKK’nın ayrılıkçı gündemini hayata geçirmeye çalıştığı bölgenin HDP’ye terk/teslim edilmesi demek, Türkiye’nin son 6 yıldır büyük gayretler vererek, bedeller ödeyerek elde ettiği kazanımların berhava olması manasına gelecektir.
4. Korkutmak istemem lakin dikkat çekmeyi bilhassa isterim. Mümkün bir CHP/HDP iktidarının yakın neticelerindan biri, Suriye’nin kuzeydoğusunda ABD eliyle yürütülmekte olan PKK/YPG projesinin Türkiye topraklarına taşınması için yeni bir hareketlenmenin başlaması olacaktır.
5. her insanın bildiği üzere tahlil sürecinin bitmesi ve 2015 yılının yaz aylarında PKK’nın devrimci halk savaşı ismi altında hendekler kazarak başlatmış olduğu terör hareketlerinin temel gayesi, Suriye’deki Rojava projesini Türkiye topraklarına taşımaktı.
6. CHP Genel Lideri Kılıçdaroğlu Suriye’deki YPG oluşumunu bir tehdit olarak görmediğini tekraren açık etti. “YPG mi bize saldıracak” dedi. Bunu, YPG’nin Suriye’den tüneller kazarak Türkiye’ye girip hendekler açıp, sivil insanların yaşadığı konutları tarumar etmesinden daha sonra söylemiş oldu üstelik. YPG mi bize saldıracak söylemi, PKK ile YPG’nin farklı ayrı örgütler olduğunu bize yutturmaya çalışan Suriye’de bakılırsavli Amerikalı generallerin telaffuzuyla örtüşmüyor mu?
7. HDP’nin AK Parti’ye karşı siyasi rakip değil de, düşman gözüyle bakmasının temel sebebi, AK Parti misyonunun bölgenin HDP’leşmesini engelleyen tek siyasi misyon olması.
8. Ama bunu bir türlü başaramadılar. Kürtlerin tek partisi HDP olmalı diye düşündükleri biçimde, bunu direttikleri biçimde, dayattıkları biçimde başaramadılar. AK Parti Kürtlerin kitlesel olarak oy vermeye devam ettiği ikinci parti olma kabiliyetini korudu.
9. AK Parti, Türkiye’nin her tarafınca kitlesel olarak oy almayı başarabilen tek parti. Tunceli haricinde bütün vilayetlerde ya birinci ya ikinci parti pozisyonunda olageldi. Bu oy potansiyeli olağan olarak iktidarla birleşince bir mana tabir ediyor.
Lakin bu durumun kendi ortasında taşıdığı bir siyasi bildiri da var. Etnik ve mezhebi ayrışmaların sınır safhaya ulaştığı Ortadoğu coğrafyasında AK Parti’nin bir ekip kusurlarına, eksiklerine karşın bu misyonu, Türkiye’nin iç bütünlüğünün bir çimentosu olmaya devam ediyor.
10. bir daha korkutmak istemem lakin bir daha dikkat çekmek isterim. CHP/HDP iştirakinin iktidara gelmesi, Türkiye için beka tehdidinin bu sefer püskürtülmesi daha da zorlaşacak biçimde ‘tetiklenmesi’ anlamına gelebilir.
HDP’nin baskısıyla CHP’nin tezkereye “hayır” oyu verdiğini anlatan Acet, “bu biçimdece CHP idaresi, kaidelerini HDP yöneticilerinin belirlediği birinci kıymetli imtihandan geçmiş oldu” sözlerini kullandı.
CHP ile HDP’nin ortak bir geleceğe yelken açtığını kaydeden Acet, önümüzdeki günlerde/aylarda yaşanması beklenen başka gelişmeleri 10 hususta açıklamaya çalıştı.
Yeni Şafak gazetesi, Acet’in “10 hususta şu soruya yanıt aradım: CHP-HDP paydaşlığı Türkiye için beka tehdidini bir daha tetikler mi?” başlıklı yazısını manşetine, “CHP, HDP’ye yemin etti” tabirleriyle taşıdı.
İşte Acet’in yazısının tamamı:
Perşembe günü CHP’nin, HDP’den gelen davetleri dikkate alarak Irak ve Suriye tezkeresine hayır oyu kullanımına değinen yazımıza hem olumlu, hem olumsuz tarafta oldukça geri dönüş aldım.
Bu yeni durum muvacehesinde sıkıntıyı biraz daha açmak güzel olacak galiba.
CHP ile HDP içinde CHP’nin tezkere için hayır oyu vermesiyle alenileşen “balayı dönemini” belli ki uzun bir evlilik devri takip edecek.
niye derseniz, HDP yöneticileri bunu açıkça beyan ediyorlar.
Eş liderlerden Mithat Sancar’ın “Yeni bir yürüyüşe başlama konusunda tezkereler birinci değerli imtihan olacaktır” demesinden kısa bir süre daha sonra CHP, HDP’nin istediği tavrı sergiledi.
bu biçimdece CHP idaresi, kaidelerini HDP yöneticilerinin belirlediği “ilk kıymetli imtihandan” geçmiş oldu.
Salı günkü küme toplantısında konuşan öteki Eş Genel Lider Pervin Buldan’ın kelamları ise, bu beraberliğin daha da genişleyeceğine işaret ediyor:
“Ülke idaresinde yer almaya adayız dedik, bunu demeye de inadına devam edeceğiz. bir arada kazanmak için bir arada yönetmeye talibiz dedik, demeye de devam edeceğiz.”
Görüldüğü üzere HDP, CHP ile birlikte Türkiye’yi ortaklaşa yönetme iradesini açıkça belirli etmiş oluyor.
Bu basamakta, bu yeni durum karşısında yani CHP ile HDP’nin otak bir geleceğe yelken açacakları uygunca muhakkak olduktan daha sonra bunun ne cins sonuçları olabileceği üzerinde baş yormak ehemmiyet arz ediyor.
Unsurlar halinde gidelim:
1. Muhtemel bir CHP/HDP iktidarının doğal kararı, PKK’nın ayrılıkçı gündemini hayata geçirmeye çalıştığı bölgenin CHP eliyle HDP’ye terk edilmesi/teslim edilmesi manasına gelecektir.
2. bu biçimde söylememizin epey açık bir öne sürülen sebebi var: CHP o bölgede tezi olan bir parti olmaktan oldukcatan uzaklaşmış durumda. O niçinle, şu an için fikren, beklenen bir iktidar paylaşımında ise fiilen bu bölgeyi HDP’ye terk/teslim edecektir.
3. PKK’nın ayrılıkçı gündemini hayata geçirmeye çalıştığı bölgenin HDP’ye terk/teslim edilmesi demek, Türkiye’nin son 6 yıldır büyük gayretler vererek, bedeller ödeyerek elde ettiği kazanımların berhava olması manasına gelecektir.
4. Korkutmak istemem lakin dikkat çekmeyi bilhassa isterim. Mümkün bir CHP/HDP iktidarının yakın neticelerindan biri, Suriye’nin kuzeydoğusunda ABD eliyle yürütülmekte olan PKK/YPG projesinin Türkiye topraklarına taşınması için yeni bir hareketlenmenin başlaması olacaktır.
5. her insanın bildiği üzere tahlil sürecinin bitmesi ve 2015 yılının yaz aylarında PKK’nın devrimci halk savaşı ismi altında hendekler kazarak başlatmış olduğu terör hareketlerinin temel gayesi, Suriye’deki Rojava projesini Türkiye topraklarına taşımaktı.
6. CHP Genel Lideri Kılıçdaroğlu Suriye’deki YPG oluşumunu bir tehdit olarak görmediğini tekraren açık etti. “YPG mi bize saldıracak” dedi. Bunu, YPG’nin Suriye’den tüneller kazarak Türkiye’ye girip hendekler açıp, sivil insanların yaşadığı konutları tarumar etmesinden daha sonra söylemiş oldu üstelik. YPG mi bize saldıracak söylemi, PKK ile YPG’nin farklı ayrı örgütler olduğunu bize yutturmaya çalışan Suriye’de bakılırsavli Amerikalı generallerin telaffuzuyla örtüşmüyor mu?
7. HDP’nin AK Parti’ye karşı siyasi rakip değil de, düşman gözüyle bakmasının temel sebebi, AK Parti misyonunun bölgenin HDP’leşmesini engelleyen tek siyasi misyon olması.
8. Ama bunu bir türlü başaramadılar. Kürtlerin tek partisi HDP olmalı diye düşündükleri biçimde, bunu direttikleri biçimde, dayattıkları biçimde başaramadılar. AK Parti Kürtlerin kitlesel olarak oy vermeye devam ettiği ikinci parti olma kabiliyetini korudu.
9. AK Parti, Türkiye’nin her tarafınca kitlesel olarak oy almayı başarabilen tek parti. Tunceli haricinde bütün vilayetlerde ya birinci ya ikinci parti pozisyonunda olageldi. Bu oy potansiyeli olağan olarak iktidarla birleşince bir mana tabir ediyor.
Lakin bu durumun kendi ortasında taşıdığı bir siyasi bildiri da var. Etnik ve mezhebi ayrışmaların sınır safhaya ulaştığı Ortadoğu coğrafyasında AK Parti’nin bir ekip kusurlarına, eksiklerine karşın bu misyonu, Türkiye’nin iç bütünlüğünün bir çimentosu olmaya devam ediyor.
10. bir daha korkutmak istemem lakin bir daha dikkat çekmek isterim. CHP/HDP iştirakinin iktidara gelmesi, Türkiye için beka tehdidinin bu sefer püskürtülmesi daha da zorlaşacak biçimde ‘tetiklenmesi’ anlamına gelebilir.