Bekleyen Şiiri Kimin? – Şair mi Yazmış, Forum mu Yaşamış?
Selam sevgili forumdaşlar
Geçen gün internette gezinirken önüme bir dize düştü:
> “Bekleyenler, sadece zamanı değil, kendilerini de tüketir.”
Altına koca puntolarla yazılmış: “Bekleyen Şiiri – Kimin Olduğu Bilinmiyor.”
Bir anda içimdeki dedektif, filozof ve kahkaha manyağı aynı anda devreye girdi.
Yahu, bir şiirin bile kimin olduğu belli değilse… Biz hâlâ niye mesaj bekliyoruz, niye ‘görüldü’ye takılıyoruz?
Ve sonra düşündüm: Bu “Bekleyen Şiiri” aslında hepimizin hayat özetiyse, o zaman bu forumda hepimiz ortak yazarlarız!
Haydi bakalım, biraz şiir, biraz mizah, biraz toplumsal analizle bu bekleyişe birlikte dalalım.
---
Erkekler İçin Beklemek: Stratejik Sabır Operasyonu
Erkek forumdaşlar için “beklemek” genelde bir planlama meselesidir.
Bir mesaj bekler, ama hemen yazmaz. Çünkü “stratejik gecikme” vardır!
> “Biraz geç cevap vereyim, gizemli olayım.”
> “İlk o yazsın, ben zaten ilgi göstermem.”
Erkek bekler ama o bekleyişin içinde Excel tablosu gibi analiz yapar.
Kafasında 17 senaryo:
- “Son çevrimiçi saati 23:47, demek ki beni unutmadı.”
- “Story’e baktı ama mesaj atmadı, psikolojik hamle.”
- “Beklemek pasiflik değil, stratejidir.”
Yani erkekler için “Bekleyen Şiiri”, romantik değil, operasyonel bir metindir.
Sanki “Beklemek, ama düşmana görünmeden beklemek” taktiği gibi!
---
Kadınlar İçin Beklemek: Empati, Derinlik ve Duygu Treni
Kadın forumdaşlara göre “beklemek”, yalnızca bir eylem değil, bir hikâyedir.
O bekleyişin içinde geçmiş, gelecek, duygusal analiz, hatta astroloji bile vardır.
> “Belki yazmadı çünkü dolunaydayız.”
> “Yazmadı ama hissettim, yazmak istedi.”
> “Ben beklemiyorum, sadece olgunlaşmasını bekliyorum.”
Kadın beklerken hem sabırlıdır hem felsefî.
Bir şiir gibi bekler, bir şarkı gibi hisseder.
Hatta “Bekleyen Şiiri”ni kendi içinden yazmıştır zaten.
Erkekler taktiğe güvenirken, kadınlar kalbin sezgisel algoritmasını çalıştırır.
Ve işte o yüzden, bu forumda “beklemek” denince erkekler sabırdan, kadınlar sevgiden bahseder.
Erkek “ben bekledim ama aramadı” der, kadın “belki arayamamıştır” der.
Empati 1 – Strateji 0.
---
Bekleyen Şiiri’nin Şairi Kim Olabilir?
Gelelim asıl meseleye:
Bu meşhur “Bekleyen Şiiri” kimindir?
İnternette bir bakarsın “Cemal Süreya”, öbür sayfada “Attilâ İlhan”, bir diğerinde “anonim” yazar.
Artık öyle bir hâl aldı ki, Twitter’da bir cümle beğenilse ertesi gün altına yazıyorlar:
> “– Nazım Hikmet (değil ama olsun).”
Aslında bu anonimlik bile şiirin kaderine yakışıyor.
Çünkü bekleyenler hep görünmeyenlerdir.
Belki de o yüzden bu şiirin kimin olduğu belli değil.
Tıpkı hayatımızdaki bazı mesajların, bazı sözlerin de “kime ait” olduğunun belli olmaması gibi.
---
Forumdaşların Bekleme Halleri: Mizahın En Gerçek Yansıması
Biraz dürüst olalım dostlar, burada hepimiz “bekleyen” değil miyiz?
- Kargo bekleyenler
- Maaş bekleyenler
- Arayan aramayanı bekleyenler
- Ve tabii “o mesajı” hâlâ bekleyenler...
Bir forumdaş geçen gün yazmıştı:
> “Ben o kadar bekledim ki, kargo değil ben teslim oldum!”
Bir diğeri demişti:
> “Beklemek meditasyon gibi, ama ben stres oluyorum.”
İşte o yüzden “Bekleyen Şiiri” aslında hepimizin ortak metni.
Kimi bunu kahkahayla bekler, kimi kahveyle, kimi gözyaşıyla.
Ama her biri sonunda bir cümlede buluşur:
> “Belki yarın gelir.”
---
Erkeklerin Bekleyişte Mantık, Kadınların Bekleyişte Kalp Kullanımı
Erkekler beklerken “neden beklediğini” anlamaya çalışır.
> “Bir sonuç olmalı. Bir mantığı vardır.”
> Kadınlarsa “niye hâlâ beklediğini” değil, “nasıl beklediğini” sorgular.
> “İçimle barışık bekliyorum.”
Bir erkek beklerken süre tutar,
kadın beklerken şiir yazar.
Erkek “ne zaman bitecek” der,
kadın “biterse ne hissederim” der.
Belki bu yüzden “Bekleyen Şiiri”nin kime ait olduğu önemli değil;
çünkü herkesin içinde bir “bekleyen” var zaten.
---
Beklemenin Sosyal Adaleti: Kim Daha Çok Bekliyor?
Toplumsal açıdan baktığımızda bile, beklemek bile eşit değil!
Kadınlar genelde duygusal dönüş bekler, erkekler mesaj dönüşü.
İşçi maaşını, öğrenci sonuçları, sevgili özrü bekler.
Ve her bekleyişin içinde küçük bir eşitsizlik gizlidir.
Birileri beklerken zamanı durdurur, birileri “beklemek lüks” der.
Oysa hepimiz bir şekilde bekliyoruz.
Bazen sevgiyi, bazen adaleti, bazen pizzayı…
Yani aslında “Bekleyen Şiiri” yalnız bir aşk değil, küçük bir toplumsal bellek şiiri.
Ve belki de o yüzden anonim; çünkü herkesin içinde yazıldı.
---
Forumda Kült Bir Klasik: Bekleme Üzerine Erkek-Kadın Diyalogları
Erkek: “Yazmadıysa istemiyordur.”
Kadın: “Belki utanmıştır.”
Erkek: “Ama niye yazmıyor o zaman?”
Kadın: “Çünkü duygular karmaşık.”
Erkek: “O zaman ben yazayım mı?”
Kadın: “Hayır, sen de bekle.”
İşte dostlar, “Bekleyen Şiiri” tam da bu anlarda doğuyor.
Bir mesajlaşmanın, bir suskunluğun, bir kahkahanın ortasında.
Biri mantığıyla susarken, diğeri kalbiyle yazıyor.
Ve ikisi birden aynı anda düşünüyor:
> “Keşke ilk ben yazmasaydım.”
---
Forumdaşlara Sorular: Bekleyenler Kulübü Açılıyor!
Sizce “Bekleyen Şiiri” gerçekten bir şaire mi ait, yoksa hayatın kendisi mi yazdı?
En çok neyi beklediniz ve o bekleyiş sizde ne bıraktı?
Erkeklerin stratejik bekleyişi mi, kadınların duygusal sabrı mı daha uzun ömürlü?
Beklemek bazen güç müdür, yoksa gizli bir teslimiyet mi?
---
Sonuç: Şiir Biziz, Bekleyen Biziz
“Bekleyen Şiiri” kimin bilmiyoruz.
Ama belki de bilmememiz güzel.
Çünkü o şiir biraz biziz — bekleyen, umut eden, bazen sinirlenen, ama yine de içten içe gülümseyen biz.
Belki şiiri biri yazdı ama,
beklemeyi biz yaşadık.
Ve o yüzden bu forumda her mesaj,
bir şiirin devamı olabilir.
O halde soruyorum sevgili forumdaşlar:
Sizce “Bekleyen Şiiri” kimin?
Belki Nazım’ın değil…
Ama kesin bizim.
Selam sevgili forumdaşlar

Geçen gün internette gezinirken önüme bir dize düştü:
> “Bekleyenler, sadece zamanı değil, kendilerini de tüketir.”
Altına koca puntolarla yazılmış: “Bekleyen Şiiri – Kimin Olduğu Bilinmiyor.”
Bir anda içimdeki dedektif, filozof ve kahkaha manyağı aynı anda devreye girdi.
Yahu, bir şiirin bile kimin olduğu belli değilse… Biz hâlâ niye mesaj bekliyoruz, niye ‘görüldü’ye takılıyoruz?

Ve sonra düşündüm: Bu “Bekleyen Şiiri” aslında hepimizin hayat özetiyse, o zaman bu forumda hepimiz ortak yazarlarız!
Haydi bakalım, biraz şiir, biraz mizah, biraz toplumsal analizle bu bekleyişe birlikte dalalım.
---
Erkekler İçin Beklemek: Stratejik Sabır Operasyonu
Erkek forumdaşlar için “beklemek” genelde bir planlama meselesidir.
Bir mesaj bekler, ama hemen yazmaz. Çünkü “stratejik gecikme” vardır!
> “Biraz geç cevap vereyim, gizemli olayım.”
> “İlk o yazsın, ben zaten ilgi göstermem.”
Erkek bekler ama o bekleyişin içinde Excel tablosu gibi analiz yapar.
Kafasında 17 senaryo:
- “Son çevrimiçi saati 23:47, demek ki beni unutmadı.”
- “Story’e baktı ama mesaj atmadı, psikolojik hamle.”
- “Beklemek pasiflik değil, stratejidir.”
Yani erkekler için “Bekleyen Şiiri”, romantik değil, operasyonel bir metindir.
Sanki “Beklemek, ama düşmana görünmeden beklemek” taktiği gibi!

---
Kadınlar İçin Beklemek: Empati, Derinlik ve Duygu Treni
Kadın forumdaşlara göre “beklemek”, yalnızca bir eylem değil, bir hikâyedir.
O bekleyişin içinde geçmiş, gelecek, duygusal analiz, hatta astroloji bile vardır.
> “Belki yazmadı çünkü dolunaydayız.”
> “Yazmadı ama hissettim, yazmak istedi.”
> “Ben beklemiyorum, sadece olgunlaşmasını bekliyorum.”
Kadın beklerken hem sabırlıdır hem felsefî.
Bir şiir gibi bekler, bir şarkı gibi hisseder.
Hatta “Bekleyen Şiiri”ni kendi içinden yazmıştır zaten.
Erkekler taktiğe güvenirken, kadınlar kalbin sezgisel algoritmasını çalıştırır.
Ve işte o yüzden, bu forumda “beklemek” denince erkekler sabırdan, kadınlar sevgiden bahseder.
Erkek “ben bekledim ama aramadı” der, kadın “belki arayamamıştır” der.
Empati 1 – Strateji 0.

---
Bekleyen Şiiri’nin Şairi Kim Olabilir?
Gelelim asıl meseleye:
Bu meşhur “Bekleyen Şiiri” kimindir?
İnternette bir bakarsın “Cemal Süreya”, öbür sayfada “Attilâ İlhan”, bir diğerinde “anonim” yazar.
Artık öyle bir hâl aldı ki, Twitter’da bir cümle beğenilse ertesi gün altına yazıyorlar:
> “– Nazım Hikmet (değil ama olsun).”
Aslında bu anonimlik bile şiirin kaderine yakışıyor.
Çünkü bekleyenler hep görünmeyenlerdir.
Belki de o yüzden bu şiirin kimin olduğu belli değil.
Tıpkı hayatımızdaki bazı mesajların, bazı sözlerin de “kime ait” olduğunun belli olmaması gibi.
---
Forumdaşların Bekleme Halleri: Mizahın En Gerçek Yansıması
Biraz dürüst olalım dostlar, burada hepimiz “bekleyen” değil miyiz?
- Kargo bekleyenler

- Maaş bekleyenler

- Arayan aramayanı bekleyenler

- Ve tabii “o mesajı” hâlâ bekleyenler...

Bir forumdaş geçen gün yazmıştı:
> “Ben o kadar bekledim ki, kargo değil ben teslim oldum!”
Bir diğeri demişti:
> “Beklemek meditasyon gibi, ama ben stres oluyorum.”
İşte o yüzden “Bekleyen Şiiri” aslında hepimizin ortak metni.
Kimi bunu kahkahayla bekler, kimi kahveyle, kimi gözyaşıyla.
Ama her biri sonunda bir cümlede buluşur:
> “Belki yarın gelir.”
---
Erkeklerin Bekleyişte Mantık, Kadınların Bekleyişte Kalp Kullanımı
Erkekler beklerken “neden beklediğini” anlamaya çalışır.
> “Bir sonuç olmalı. Bir mantığı vardır.”
> Kadınlarsa “niye hâlâ beklediğini” değil, “nasıl beklediğini” sorgular.
> “İçimle barışık bekliyorum.”
Bir erkek beklerken süre tutar,
kadın beklerken şiir yazar.
Erkek “ne zaman bitecek” der,
kadın “biterse ne hissederim” der.
Belki bu yüzden “Bekleyen Şiiri”nin kime ait olduğu önemli değil;
çünkü herkesin içinde bir “bekleyen” var zaten.
---
Beklemenin Sosyal Adaleti: Kim Daha Çok Bekliyor?
Toplumsal açıdan baktığımızda bile, beklemek bile eşit değil!
Kadınlar genelde duygusal dönüş bekler, erkekler mesaj dönüşü.
İşçi maaşını, öğrenci sonuçları, sevgili özrü bekler.
Ve her bekleyişin içinde küçük bir eşitsizlik gizlidir.
Birileri beklerken zamanı durdurur, birileri “beklemek lüks” der.
Oysa hepimiz bir şekilde bekliyoruz.
Bazen sevgiyi, bazen adaleti, bazen pizzayı…

Yani aslında “Bekleyen Şiiri” yalnız bir aşk değil, küçük bir toplumsal bellek şiiri.
Ve belki de o yüzden anonim; çünkü herkesin içinde yazıldı.
---
Forumda Kült Bir Klasik: Bekleme Üzerine Erkek-Kadın Diyalogları
Erkek: “Yazmadıysa istemiyordur.”
Kadın: “Belki utanmıştır.”
Erkek: “Ama niye yazmıyor o zaman?”
Kadın: “Çünkü duygular karmaşık.”
Erkek: “O zaman ben yazayım mı?”
Kadın: “Hayır, sen de bekle.”
İşte dostlar, “Bekleyen Şiiri” tam da bu anlarda doğuyor.
Bir mesajlaşmanın, bir suskunluğun, bir kahkahanın ortasında.
Biri mantığıyla susarken, diğeri kalbiyle yazıyor.
Ve ikisi birden aynı anda düşünüyor:
> “Keşke ilk ben yazmasaydım.”
---
Forumdaşlara Sorular: Bekleyenler Kulübü Açılıyor!




---
Sonuç: Şiir Biziz, Bekleyen Biziz
“Bekleyen Şiiri” kimin bilmiyoruz.
Ama belki de bilmememiz güzel.
Çünkü o şiir biraz biziz — bekleyen, umut eden, bazen sinirlenen, ama yine de içten içe gülümseyen biz.
Belki şiiri biri yazdı ama,
beklemeyi biz yaşadık.
Ve o yüzden bu forumda her mesaj,
bir şiirin devamı olabilir.
O halde soruyorum sevgili forumdaşlar:
Sizce “Bekleyen Şiiri” kimin?
Belki Nazım’ın değil…
Ama kesin bizim.
