Zelzele tesiri yaratan sözlerle Akşener’den Kılıçdaroğlu’na örtülü ileti Millet İttifakı’nda adaylık tartışmaları her hafta farklı bir boyut kazanırken Akşener’in yaptığı üstü kapalı açıklamayla birlikte Kılıçdaroğlu’nun adaylık hevesi bir sefer daha kursağına takıldı. Kanal 7 Ankara Temsilcisi ve Yenişafak Müellifi Mehmet Acet, Akşener’in Kılıçdaroğlu’na ‘Ben aday olmuyorsam sen de olma’ iletisi verdiğini köşe yazısında şu sözlerle deklare etti:
YETERLİ Parti Genel Lideri Meral Akşener’in CHP’ye yakınlığıyla bilinen Halk TV’deki “Ben cumhurbaşkanlığına değil başbakanlığa adayım” şeklindeki kelamları, iç siyasetin en canlı tartışma bahislerinden biri haline geldi.
Hakikat öngörülerde bulunabilmek için evvela şu sorunun karşılığını bulmak gerekiyor:
Bu kelamlar verilmiş bir karar veyahut, bir niyet beyanını mı tabir ediyor?
Yoksa ucu açık bir pazarlık kozunun denkleme sokulması manasını mı taşıyor?
Düz bakınca, muhalefetin ortak adayını belirleme manasında en çok kelam sahibi olma hakkını elinde bulunduran iki partiden birinin genel liderinin pistten çekilmesi ve öbür ismin önünün açılması biçiminde okunabilecek bir atak bu.
Yani, Meral Akşener’in çekilmesiyle Kemal Kılıçdaroğlu’nun önü açıldı diye düşünülebilir.
Pekala, lakin sahiden o denli mi?
Akşener’in kelamlarına bakıldığında, cumhurbaşkanı adaylığından kesin olarak vazgeçtiği manası çıkmıyor.
Bu tarafıyla bir ‘nihai karar duyurusundan’ hayli, siyasi hasılatları hesaplanmış bir atak üzere duruyor bu kelamlar.
Yani, muhalefetin ortak aday arayışlarında daha köprünün altından epey sular akıp gidecek, bu aşikâr.
AKŞENER 2018’DE KURULTAY DAVETİ YAPMIŞ, GENEL LİDER ADAYI OLMAYACAĞINI AÇIKLAMIŞ daha sonra FİKRİNİ DEĞİŞTİRMİŞTİ
Bir örnek vereyim:
Akşener, Haziran 2018’de yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinden bir ay daha sonra
Twitter hesabından yaptığı sürpriz bir duyuru ile seçimli kurultay sonucu aldığını ve genel lider adayı olmayacağı duyurmuştu.
Bu duyuru, “Ben cumhurbaşkanlığına değil başbakanlığa adayım” sözlerine göre daha net bir karar üzere gözüküyordu lakin işler devamında o denli gelişmedi.
Yapılan birinci kurultayda Akşener bir daha YETERLİ Parti’nin başına geçerek yoluna devam etti.
(Kemal Kılıçdaroğlu da 2010’da genel lider olmayacağını deklare ettiktan daha sonrasında süratli bir U dönüşü ile, CHP’nin bir numaralı koltuğuna oturmuştu).
ötürüsıyla, ÂLÂ Parti başkanının Halk Tv’deki kelamlarına cumhurbaşkanı adaylığından kesin olarak feragat etti manasını çıkarmak şu an için telâşlı bir yorum olabilir.
Bu kelamların yer aldığı haber metnini okuyunca, içimden, adaylıktan feragat etmekten hayli, ortalarında rekabet halinde olan Akşener’in Kılıçdaroğlu’na karşı bir atılımı üzere duruyor bu kelamlar demek geçti.
“BEN ADAY DEĞİLSEM SEN DE OLMAMALISIN”
GÜZEL Parti etraflarının, Akşener’in yakın kurmaylarının havasını yokladığımda, bu kanıda yalnız olmadığımı fark ettim.
Bu kurmaylardan biri, genel liderlerinin bu atağının Kemal Kılıçdaroğlu’na dönük bir iletisi kendi bünyesinde taşıdığını açıkça dillendirdi.
Nedir o ileti?
“Ben aday olmuyorsam sen de olmamalısın.”
Yakın etrafı Akşener’in kelamlarının içini şu cinsten cümlelerle dolduruyor:
-Parlamenter sistem konusunda kararlı bir duruş sergilemek.
-Sembolik cumhurbaşkanı olmaya razı olmamak.
-İcra makamında ve belirleyici bir durumda olmak.
Sıkıntıya bu tarafınca bakınca, üstte kelamını ettiğim ‘düz bakışın’ tam karşıtı bir denklem karşımıza çıkıyor.
Yani aslında Meral Hanım o kelamlarıyla adaylık yarışında Kılıçdaroğlu’nun elini rahatlatmış olmuyor, bilakis CHP başkanının elini zayıflatacak, ‘üçüncü kişilerin’ denkleme girmesine yol açacak, tahminen de günün sonunda ibrenin bir daha kendisine dönmesini sağlayacak bir kozu devreye sokmuş oluyor.
Bu tabanda fikir yürütmeye devam ettiğiniz takdirde, mantığınız sizi şu biçimde bir yere çıkarıyor:
Meral Akşener’in bu atılımından daha sonra Kemal Kılıçdaroğlu, adaylıklarına karşı olduğunu kamuoyu önünde tekraren zikrettiği Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş üzere isimlerin adaylık ihtimallerinin masaya geri dönmesine istek göstermek zorunda kalabilir.
Kılıçdaroğlu’nun adaylık talihi bitti mi?
Hayır, bitmedi olağan.
Lakin, bu son atılımının akabinde kendisi Akşener’i buna ikna etmek için daha fazla efor harcamak, daha fazla taviz vermek, daha fazla pazarlık yapmak zorunda kalabilir.
YETERLİ Parti Genel Lideri Meral Akşener’in CHP’ye yakınlığıyla bilinen Halk TV’deki “Ben cumhurbaşkanlığına değil başbakanlığa adayım” şeklindeki kelamları, iç siyasetin en canlı tartışma bahislerinden biri haline geldi.
Hakikat öngörülerde bulunabilmek için evvela şu sorunun karşılığını bulmak gerekiyor:
Bu kelamlar verilmiş bir karar veyahut, bir niyet beyanını mı tabir ediyor?
Yoksa ucu açık bir pazarlık kozunun denkleme sokulması manasını mı taşıyor?
Düz bakınca, muhalefetin ortak adayını belirleme manasında en çok kelam sahibi olma hakkını elinde bulunduran iki partiden birinin genel liderinin pistten çekilmesi ve öbür ismin önünün açılması biçiminde okunabilecek bir atak bu.
Yani, Meral Akşener’in çekilmesiyle Kemal Kılıçdaroğlu’nun önü açıldı diye düşünülebilir.
Pekala, lakin sahiden o denli mi?
Akşener’in kelamlarına bakıldığında, cumhurbaşkanı adaylığından kesin olarak vazgeçtiği manası çıkmıyor.
Bu tarafıyla bir ‘nihai karar duyurusundan’ hayli, siyasi hasılatları hesaplanmış bir atak üzere duruyor bu kelamlar.
Yani, muhalefetin ortak aday arayışlarında daha köprünün altından epey sular akıp gidecek, bu aşikâr.
AKŞENER 2018’DE KURULTAY DAVETİ YAPMIŞ, GENEL LİDER ADAYI OLMAYACAĞINI AÇIKLAMIŞ daha sonra FİKRİNİ DEĞİŞTİRMİŞTİ
Bir örnek vereyim:
Akşener, Haziran 2018’de yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinden bir ay daha sonra
Twitter hesabından yaptığı sürpriz bir duyuru ile seçimli kurultay sonucu aldığını ve genel lider adayı olmayacağı duyurmuştu.
Bu duyuru, “Ben cumhurbaşkanlığına değil başbakanlığa adayım” sözlerine göre daha net bir karar üzere gözüküyordu lakin işler devamında o denli gelişmedi.
Yapılan birinci kurultayda Akşener bir daha YETERLİ Parti’nin başına geçerek yoluna devam etti.
(Kemal Kılıçdaroğlu da 2010’da genel lider olmayacağını deklare ettiktan daha sonrasında süratli bir U dönüşü ile, CHP’nin bir numaralı koltuğuna oturmuştu).
ötürüsıyla, ÂLÂ Parti başkanının Halk Tv’deki kelamlarına cumhurbaşkanı adaylığından kesin olarak feragat etti manasını çıkarmak şu an için telâşlı bir yorum olabilir.
Bu kelamların yer aldığı haber metnini okuyunca, içimden, adaylıktan feragat etmekten hayli, ortalarında rekabet halinde olan Akşener’in Kılıçdaroğlu’na karşı bir atılımı üzere duruyor bu kelamlar demek geçti.
“BEN ADAY DEĞİLSEM SEN DE OLMAMALISIN”
GÜZEL Parti etraflarının, Akşener’in yakın kurmaylarının havasını yokladığımda, bu kanıda yalnız olmadığımı fark ettim.
Bu kurmaylardan biri, genel liderlerinin bu atağının Kemal Kılıçdaroğlu’na dönük bir iletisi kendi bünyesinde taşıdığını açıkça dillendirdi.
Nedir o ileti?
“Ben aday olmuyorsam sen de olmamalısın.”
Yakın etrafı Akşener’in kelamlarının içini şu cinsten cümlelerle dolduruyor:
-Parlamenter sistem konusunda kararlı bir duruş sergilemek.
-Sembolik cumhurbaşkanı olmaya razı olmamak.
-İcra makamında ve belirleyici bir durumda olmak.
Sıkıntıya bu tarafınca bakınca, üstte kelamını ettiğim ‘düz bakışın’ tam karşıtı bir denklem karşımıza çıkıyor.
Yani aslında Meral Hanım o kelamlarıyla adaylık yarışında Kılıçdaroğlu’nun elini rahatlatmış olmuyor, bilakis CHP başkanının elini zayıflatacak, ‘üçüncü kişilerin’ denkleme girmesine yol açacak, tahminen de günün sonunda ibrenin bir daha kendisine dönmesini sağlayacak bir kozu devreye sokmuş oluyor.
Bu tabanda fikir yürütmeye devam ettiğiniz takdirde, mantığınız sizi şu biçimde bir yere çıkarıyor:
Meral Akşener’in bu atılımından daha sonra Kemal Kılıçdaroğlu, adaylıklarına karşı olduğunu kamuoyu önünde tekraren zikrettiği Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş üzere isimlerin adaylık ihtimallerinin masaya geri dönmesine istek göstermek zorunda kalabilir.
Kılıçdaroğlu’nun adaylık talihi bitti mi?
Hayır, bitmedi olağan.
Lakin, bu son atılımının akabinde kendisi Akşener’i buna ikna etmek için daha fazla efor harcamak, daha fazla taviz vermek, daha fazla pazarlık yapmak zorunda kalabilir.