Yetenekli Ünal’dan reaksiyon: Bulanık suda balık avlıyorlar AK Parti Küme Başkanvekili Mahir Ünal, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin salgın devrinde ehemmiyetinin bir sefer daha anlaşıldığını belirterek, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi salgın periyodunda krizi yönetmemizde en kıymetli etken olmuştur. Biz adeta 18 yıl boyunca yaptıklarımızla bu salgına hazırlanmışız.” dedi.
Ünal, partisinin Muğla Vilayet Başkanlığınca Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen Vilayet İstişare Meclisi Toplantısı’nda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tek kaygısının, Türk milletinin çabası olduğunu söylemiş oldu.
AK Parti Küme Başkanvekili olarak dezenformasyonla gayret kanununu çalıştıklarını belirten Ünal, “AB internet ortamına ait iki temel kırmızı çizgi koydu. Birincisi terörle gayret, ikincisi dezenformasyonla uğraş. Dezenformasyonun terör kadar tehlikeli olduğunun altını çizdi AB. Dezenformasyon tek başına palavra, karalama, prestij hatası değil. Dezenformasyon gerçekle palavranın ayırt edilemez hale gelmesidir. Bugün Türkiye’de o denli bir iklim oluşturdular ki Türkiye maalesef dezenformasyona maruz kalan ülkeler içinde birinci sırada. Türkiye’deki haberlerin yüzde 49’u dezenformasyon içeriyor.” dedi.
Son olarak Suriye ve Irak tezkeresinin kabul edildiğini hatırlatan Ünal, 2019 yılında gelen ve kabul edilen tezkerenin tek bir sözünün değişmeden Meclis’e geldiğini kaydetti.
Tezkerenin Türkiye’nin toprak bütünlüğünü ve hudut güvenliğini sağlamak için hudut ötesinde terörün kaynağında kurutulması için gerektiğine işaret eden Ünal, “2019’da bu tezkereye evet diyen CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu 2021’de bu tezkereye hayır dedi. Zira HDP dedi ki ‘2023 seçimlerini düşünüyorsan şayet tezkereye hayır diyeceksin.’ Bunlar da çıktılar, tezkereye hayır dediler. Bunu da dezenformatif hale getirdiler. Kılıçdaroğlu çıktı dedi ki ‘biz CHP olarak kendi topraklarımızda yabancı askerlerin postallarını istemiyoruz’. Bu tezkere aslına bakarsanız yurt dışı için verildi. Kendi topraklarımız ve yabancı askerlerle bir ilgisi yok lakin artık biz bunun neresini düzeltelim. İşte bu dezenformasyon ortamında gerçekle palavranın ayırt edilemediği bir ortamda arsızların sesi fazlaca çıkıyor. Siz hakikati bulmaya çalışırken onlar bulanık suda balık avlıyorlar.” diye konuştu.
Mahir Ünal, bu biçimde bir ortamda teşkilat mensuplarına fazlaca daha büyük sorumluluk düştüğünü, teşkilat mensuplarının hakikat savunucuları olarak doğruyu, hakikati ayakta tutmak için verdiği çabanın hayli değerli olduğunu lisana getirdi.
İnsanoğlunun en temel gereksiniminin hakikat olduğunu anlatan Ünal, hakikatin en nihayetinde kazanacağını tabir etti.
Ünal, son devirde AK Parti ile ilgili bir itibarsızlaştırma çalışması yürütüldüğüne dikkati çekerek, “Biz şayet bu ülkeyi tam bağımsız bir Türkiye haline dönüştüreceksek bunun sıkıntısını tasasını hissetmemiz gerekiyor. O denli bir hava oluşturuyorlar ki biz güya Türkiye’de bu denli yıl hiç bir şey yapmamışız, taş üstüne taş koymamışız. Bunu dikili bir ağacı olmayan, taş üstüne taş koymayanlar söylüyor.” dedi.
-“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi salgın periyodunda krizi yönetmemizde en değerli etken olmuştur”
Kent Hastanelerine karşı da büyük bir muhalefet yapıldığını anlatan Ünal, şöyleki konuştu:
“Küresel salgın başladı ve ben bir şey fark ettim. Bizim 18 yıl boyunca yaptıklarımızla güya birisi bize 2002’de, 2020’de global salgın olacak buna hazırlık yapın demiş. Sıhhat sistemimiz, kent hastaneleri, sıhhat sanayisi, biyoteknoloji alanında yaptıklarımız, ulaşımda yaptıklarımız ve hepsinden kıymetlisi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi. Kriz vakit içinderında en değerli şey çabuk karar verip süratli hareket etmektir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi salgın periyodunda krizi yönetmemizde en değerli etken olmuştur. Biz adeta 18 yıl boyunca yaptıklarımızla bu salgına hazırlanmışız. Artık dünyada tedarik zincirindeki kırılma, lojistik, erişim üzere pek hayli ıstırap yaşanıyor. 18 yıl boyunca yapılan yollar, köprüler, havalimanları Türkiye’yi adeta bölgenin lojistik üssü haline getirmiştir. Biz AK Parti olarak Türkiye’yi bir yere taşıyoruz. Bizim özgüvenimize saldırarak yaptığımız işten kaygı duymamızı sağlamaya çalışıyorlar. Bu niçinle asla özgüvenimizi kaybetmeyeceğiz. Birbirimizle kol kola sıkı sıkıya verip Türkiye’yi 2023’te bunlara bırakmayacağız. Zira bu ülkeyi bunlara bırakamayız. Zira bunların bu ülkeyle ilgili ne şu kadar sevgileri var ne de hayalleri var. Bu ülkeyle ilgili hayalleri, sıkıntıları, sevgileri olsa AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan öfkesi ve nefretiyle bu ülkeye düşmanlık etmez, bu ülkenin düşmanlarının yanında durmazlar. Bu yüzden biz sağlam duracağız. Kaygı, telaş, tasa, ümitsizlik ses tonunuzdan, gözünüzden bulaşıcıdır. Lakin umut, inanç, coşku, heyecan da bulaşır. Etrafınıza ne bulaştırıyorsunuz buna dikkat edin. Kendimize güveneceğiz. Türkiye’ye güveneceğiz. Allah’ın müsaadesiyle 2023’te bunları son kez sandığa gömeceğiz.”
Siyaseti yapanların evvela yalnızca zaferlere ve nimetlere talip olanlardan değil, hem nimet hem külfette bu davanın yanında olan bireylerle yürütülmesi konusuna dikkat çekmek için yaptığını vurgulayan Ünal, “Biz siyaseti bin yıldan beri bu topraklarda devam eden gayretin ve bu milletin bize yüklediği büyük savın, büyük uğraşın, büyük arbedenin varisleri olarak yapıyoruz. Bu siyaset 1950’de ‘söz de karar da milletindir’ diyen Adnan Menderes’in siyasetidir. Bu siyaset Türkiye’yi yüceltme uğraşı vermiş Alparslan Türkeş’in, Necmettin Erbakan’ın, Turgut Özal’ın tam bağımsızlık çabasıdır. Bu millet bu çabayı bugün Recep Tayyip Erdoğan ile devam ettiriyor.” dedi.
Geçtiğimiz günlerde 10 büyükelçinin hukuk dersi vermeye kalkıştığını hatırlatan Ünal, şöyleki devam etti:
“Buradan onlara sormak lazım, siz demokrasi, insan hakları ve hukuk konusunda bu kadar hassassanız, dünyada her yıl milyonlarca çocuk, milyonlarca insan aç, mazlum ve mevtle yüz yüze geldiğinde bir kere olsun sesinizi çıkardınız mı? Siz 20 yıl boyunca Afganistan’da ne yaptınız? 20 yıl daha sonra Afganistan’dan ayrılırken, dünya görmek istemediği sahnelere şahit oldu. Beşerler uçakların tekerlerinden düştü. Siz madem insanlığı ve insanlığın üzerinde yükseldiği kıymetleri, hakkı, adaleti, demokrasiyi, insan haklarını savunuyorsanız niye beşerler ölüyor? niye beşerler zulüm altında? niye Afrika sömürgeleştiriliyor? Bunun hesabını verin evvel. Biz hiç bir vakit sömürgeci bir hal takınmadık. Biz o kadar rahatız ki bizim tarihimizde ne bir soykırım, ne bir insanlık cürmü, ne de bir sömürge bulamazsınız. Biz gittiğimiz her yere adalet götürdük. Osmanlı coğrafyasında, Osmanlı çekildiğinde her bir milletin kendi inancıyla, kendi lisanıyla, kültürüyle, folkloruyla Osmanlı tarafınca korunduğunu görüyoruz. Zira Osmanlı insanların inançlarıyla, etnik yapılarıyla ilgilenmedi. İnancı gereği ‘dinde zorlama yoktur’ dedi ve insanları insan olarak görüp koruma etti. Emanet olarak gördü. Niçin biz ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’ diyoruz? Zira bizim asli bakılırsavimiz insanı yaşatmaktır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her yıl Malazgirt’te 1071’in yıl dönümünü kutladığını hatırlatan Ünal, şöyleki konuştu:
“niçin Anadolu’ya girişimizden bu yana bir tarihi bütünlük oluşturuyoruz? Bugün Cumhurbaşkanımız, o günden bugüne 75’inci devlet liderimizdir. Biz bu topraklarda bin yıldan beri varız. Bu topraklarda bir şeyin çabasını verdik. Dönün, tarihe bakın. Biz bu topraklarda insanın, insan olmanın, insan onurunun çabasını verdik. Bu topraklar, insanlığın atasıdır. Anadolu şu anda insanlığın son adasıdır. Yeterliliğin, merhametin, dayanışmanın, mazluma kucak açmanın ve adaletin topraklarıdır. O yüzden biz bu topraklarda, ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ diyerek bir uğraş veriyoruz. Bizim siyasetimiz, insanlığın üzerinde yükseldiği pahaları ayakta tutma siyasetidir. Bizim siyasetimiz, merhameti, güzelliği ve adaleti yaşatma siyasetidir. O yüzden bütün dünyada mazlumlar zulüm gördüklerinde tek öndere başlarını çeviriyorlar. Türkiye’ye ve Recep Tayyip Erdoğan’a başlarını çeviriyorlar. O yüzden biz Birleşmiş Milletlere ‘dünya beşten büyüktür’ diyoruz. O yüzden biz ‘daha adil bir dünya mümkündür’ diyoruz.”
Programa, AK Parti Muğla Koordinatörü Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Cihan Sezal, AK Parti Muğla Milletvekili Mehmet Yavuz Demir, Vilayet Lideri Kadem Mete, ilçe belediye liderleri ve partililer katıldı.
Ünal, partisinin Muğla Vilayet Başkanlığınca Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen Vilayet İstişare Meclisi Toplantısı’nda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tek kaygısının, Türk milletinin çabası olduğunu söylemiş oldu.
AK Parti Küme Başkanvekili olarak dezenformasyonla gayret kanununu çalıştıklarını belirten Ünal, “AB internet ortamına ait iki temel kırmızı çizgi koydu. Birincisi terörle gayret, ikincisi dezenformasyonla uğraş. Dezenformasyonun terör kadar tehlikeli olduğunun altını çizdi AB. Dezenformasyon tek başına palavra, karalama, prestij hatası değil. Dezenformasyon gerçekle palavranın ayırt edilemez hale gelmesidir. Bugün Türkiye’de o denli bir iklim oluşturdular ki Türkiye maalesef dezenformasyona maruz kalan ülkeler içinde birinci sırada. Türkiye’deki haberlerin yüzde 49’u dezenformasyon içeriyor.” dedi.
Son olarak Suriye ve Irak tezkeresinin kabul edildiğini hatırlatan Ünal, 2019 yılında gelen ve kabul edilen tezkerenin tek bir sözünün değişmeden Meclis’e geldiğini kaydetti.
Tezkerenin Türkiye’nin toprak bütünlüğünü ve hudut güvenliğini sağlamak için hudut ötesinde terörün kaynağında kurutulması için gerektiğine işaret eden Ünal, “2019’da bu tezkereye evet diyen CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu 2021’de bu tezkereye hayır dedi. Zira HDP dedi ki ‘2023 seçimlerini düşünüyorsan şayet tezkereye hayır diyeceksin.’ Bunlar da çıktılar, tezkereye hayır dediler. Bunu da dezenformatif hale getirdiler. Kılıçdaroğlu çıktı dedi ki ‘biz CHP olarak kendi topraklarımızda yabancı askerlerin postallarını istemiyoruz’. Bu tezkere aslına bakarsanız yurt dışı için verildi. Kendi topraklarımız ve yabancı askerlerle bir ilgisi yok lakin artık biz bunun neresini düzeltelim. İşte bu dezenformasyon ortamında gerçekle palavranın ayırt edilemediği bir ortamda arsızların sesi fazlaca çıkıyor. Siz hakikati bulmaya çalışırken onlar bulanık suda balık avlıyorlar.” diye konuştu.
Mahir Ünal, bu biçimde bir ortamda teşkilat mensuplarına fazlaca daha büyük sorumluluk düştüğünü, teşkilat mensuplarının hakikat savunucuları olarak doğruyu, hakikati ayakta tutmak için verdiği çabanın hayli değerli olduğunu lisana getirdi.
İnsanoğlunun en temel gereksiniminin hakikat olduğunu anlatan Ünal, hakikatin en nihayetinde kazanacağını tabir etti.
Ünal, son devirde AK Parti ile ilgili bir itibarsızlaştırma çalışması yürütüldüğüne dikkati çekerek, “Biz şayet bu ülkeyi tam bağımsız bir Türkiye haline dönüştüreceksek bunun sıkıntısını tasasını hissetmemiz gerekiyor. O denli bir hava oluşturuyorlar ki biz güya Türkiye’de bu denli yıl hiç bir şey yapmamışız, taş üstüne taş koymamışız. Bunu dikili bir ağacı olmayan, taş üstüne taş koymayanlar söylüyor.” dedi.
-“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi salgın periyodunda krizi yönetmemizde en değerli etken olmuştur”
Kent Hastanelerine karşı da büyük bir muhalefet yapıldığını anlatan Ünal, şöyleki konuştu:
“Küresel salgın başladı ve ben bir şey fark ettim. Bizim 18 yıl boyunca yaptıklarımızla güya birisi bize 2002’de, 2020’de global salgın olacak buna hazırlık yapın demiş. Sıhhat sistemimiz, kent hastaneleri, sıhhat sanayisi, biyoteknoloji alanında yaptıklarımız, ulaşımda yaptıklarımız ve hepsinden kıymetlisi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi. Kriz vakit içinderında en değerli şey çabuk karar verip süratli hareket etmektir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi salgın periyodunda krizi yönetmemizde en değerli etken olmuştur. Biz adeta 18 yıl boyunca yaptıklarımızla bu salgına hazırlanmışız. Artık dünyada tedarik zincirindeki kırılma, lojistik, erişim üzere pek hayli ıstırap yaşanıyor. 18 yıl boyunca yapılan yollar, köprüler, havalimanları Türkiye’yi adeta bölgenin lojistik üssü haline getirmiştir. Biz AK Parti olarak Türkiye’yi bir yere taşıyoruz. Bizim özgüvenimize saldırarak yaptığımız işten kaygı duymamızı sağlamaya çalışıyorlar. Bu niçinle asla özgüvenimizi kaybetmeyeceğiz. Birbirimizle kol kola sıkı sıkıya verip Türkiye’yi 2023’te bunlara bırakmayacağız. Zira bu ülkeyi bunlara bırakamayız. Zira bunların bu ülkeyle ilgili ne şu kadar sevgileri var ne de hayalleri var. Bu ülkeyle ilgili hayalleri, sıkıntıları, sevgileri olsa AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan öfkesi ve nefretiyle bu ülkeye düşmanlık etmez, bu ülkenin düşmanlarının yanında durmazlar. Bu yüzden biz sağlam duracağız. Kaygı, telaş, tasa, ümitsizlik ses tonunuzdan, gözünüzden bulaşıcıdır. Lakin umut, inanç, coşku, heyecan da bulaşır. Etrafınıza ne bulaştırıyorsunuz buna dikkat edin. Kendimize güveneceğiz. Türkiye’ye güveneceğiz. Allah’ın müsaadesiyle 2023’te bunları son kez sandığa gömeceğiz.”
Siyaseti yapanların evvela yalnızca zaferlere ve nimetlere talip olanlardan değil, hem nimet hem külfette bu davanın yanında olan bireylerle yürütülmesi konusuna dikkat çekmek için yaptığını vurgulayan Ünal, “Biz siyaseti bin yıldan beri bu topraklarda devam eden gayretin ve bu milletin bize yüklediği büyük savın, büyük uğraşın, büyük arbedenin varisleri olarak yapıyoruz. Bu siyaset 1950’de ‘söz de karar da milletindir’ diyen Adnan Menderes’in siyasetidir. Bu siyaset Türkiye’yi yüceltme uğraşı vermiş Alparslan Türkeş’in, Necmettin Erbakan’ın, Turgut Özal’ın tam bağımsızlık çabasıdır. Bu millet bu çabayı bugün Recep Tayyip Erdoğan ile devam ettiriyor.” dedi.
Geçtiğimiz günlerde 10 büyükelçinin hukuk dersi vermeye kalkıştığını hatırlatan Ünal, şöyleki devam etti:
“Buradan onlara sormak lazım, siz demokrasi, insan hakları ve hukuk konusunda bu kadar hassassanız, dünyada her yıl milyonlarca çocuk, milyonlarca insan aç, mazlum ve mevtle yüz yüze geldiğinde bir kere olsun sesinizi çıkardınız mı? Siz 20 yıl boyunca Afganistan’da ne yaptınız? 20 yıl daha sonra Afganistan’dan ayrılırken, dünya görmek istemediği sahnelere şahit oldu. Beşerler uçakların tekerlerinden düştü. Siz madem insanlığı ve insanlığın üzerinde yükseldiği kıymetleri, hakkı, adaleti, demokrasiyi, insan haklarını savunuyorsanız niye beşerler ölüyor? niye beşerler zulüm altında? niye Afrika sömürgeleştiriliyor? Bunun hesabını verin evvel. Biz hiç bir vakit sömürgeci bir hal takınmadık. Biz o kadar rahatız ki bizim tarihimizde ne bir soykırım, ne bir insanlık cürmü, ne de bir sömürge bulamazsınız. Biz gittiğimiz her yere adalet götürdük. Osmanlı coğrafyasında, Osmanlı çekildiğinde her bir milletin kendi inancıyla, kendi lisanıyla, kültürüyle, folkloruyla Osmanlı tarafınca korunduğunu görüyoruz. Zira Osmanlı insanların inançlarıyla, etnik yapılarıyla ilgilenmedi. İnancı gereği ‘dinde zorlama yoktur’ dedi ve insanları insan olarak görüp koruma etti. Emanet olarak gördü. Niçin biz ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’ diyoruz? Zira bizim asli bakılırsavimiz insanı yaşatmaktır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her yıl Malazgirt’te 1071’in yıl dönümünü kutladığını hatırlatan Ünal, şöyleki konuştu:
“niçin Anadolu’ya girişimizden bu yana bir tarihi bütünlük oluşturuyoruz? Bugün Cumhurbaşkanımız, o günden bugüne 75’inci devlet liderimizdir. Biz bu topraklarda bin yıldan beri varız. Bu topraklarda bir şeyin çabasını verdik. Dönün, tarihe bakın. Biz bu topraklarda insanın, insan olmanın, insan onurunun çabasını verdik. Bu topraklar, insanlığın atasıdır. Anadolu şu anda insanlığın son adasıdır. Yeterliliğin, merhametin, dayanışmanın, mazluma kucak açmanın ve adaletin topraklarıdır. O yüzden biz bu topraklarda, ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ diyerek bir uğraş veriyoruz. Bizim siyasetimiz, insanlığın üzerinde yükseldiği pahaları ayakta tutma siyasetidir. Bizim siyasetimiz, merhameti, güzelliği ve adaleti yaşatma siyasetidir. O yüzden bütün dünyada mazlumlar zulüm gördüklerinde tek öndere başlarını çeviriyorlar. Türkiye’ye ve Recep Tayyip Erdoğan’a başlarını çeviriyorlar. O yüzden biz Birleşmiş Milletlere ‘dünya beşten büyüktür’ diyoruz. O yüzden biz ‘daha adil bir dünya mümkündür’ diyoruz.”
Programa, AK Parti Muğla Koordinatörü Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Cihan Sezal, AK Parti Muğla Milletvekili Mehmet Yavuz Demir, Vilayet Lideri Kadem Mete, ilçe belediye liderleri ve partililer katıldı.