Hiç tuz kullanmazsam ne olur ?

CesHef

Global Mod
Global Mod
Hiç Tuz Kullanmazsam Ne Olur? — Bir Forum Hikâyesi

Merhaba dostlar,

Uzun zamandır içimde bir hikâye var, paylaşmak istedim. Belki aranızda benim gibi “tuzu azaltayım” deyip sonunda hayatın tadını da biraz eksiltenler vardır. Bu sadece bir sağlık hikâyesi değil… biraz kalp, biraz akıl, biraz da birbirimize dokunma meselesi.

---

Bir Karar: Tuzu Hayatımdan Çıkarmak

Her şey geçen kış başladı. Doktorum “Tansiyonun sınırda, tuzu azaltman gerekiyor,” dediğinde ciddi ciddi düşündüm: Ya hiç tuz kullanmazsam?

Evdeki herkesin tepkisi farklıydı.

Selim, yani eşim, tam bir çözüm adamı. “Tamam,” dedi. “Tuzu kesiyoruz. Hemen alternatifleri araştırırım. Tuzsuz beslenme planı yaparım. Sodyumu başka kaynaklardan alırız.”

Benim kız kardeşim Ebru ise bambaşka bir tondaydı: “Ablacım, sen zaten hayatın tadını hep biraz eksik yaşarsın, bari sofrada eksik yaşama,” dedi, gözleri dolarak.

İşte o anda anladım: Bu mesele sadece tuzla ilgili değildi.

---

İlk Günler: Sessiz Sofralar

İlk hafta, evdeki sessizlik sanki damakta yankılanıyordu. Her yemek güzel pişiyor ama bir eksik vardı. Selim laboratuvar havasında ölçüp biçiyor, gram gram hesap yapıyordu. “Sodyum alımı bu kadar olmalı,” “Tat duyusu 14 günde adapte olur,” gibi cümleler kuruyordu.

Ben sadece bir kaşık çorba alıp uzaklara dalıyordum.

Bir akşam sofrada Ebru geldi. “Abla,” dedi, “hiç tuz kullanmazsan, sence sadece tansiyonun mu düşer?”

Gülümsedim. “Ne demek istiyorsun?”

“Belki de duyguların da biraz eksilir,” dedi.

O an içimde bir şey koptu. Gerçekten de yemeklerin tadı gibi, ben de sanki biraz tatsız olmuştum.

---

Erkek Mantığı ve Kadın Kalbi

Selim hep mantıklıydı. “Sorun varsa çözüm bul,” derdi. Oysa ben hep “Sorun varsa önce hisset,” derdim.

O hesap makinesiyle yaşar, ben kalbimle ölçerdim.

Bir gün mutfakta kavga ettik.

“Bu kadar abartma,” dedi. “Biraz tuz eksik diye hayat bitmez.”

“Bilmiyorsun,” dedim. “Tuz sadece damakta değil, ilişkilerde de bir bağ. Yemeğin tuzu gibi, insanların birbirine dokunuşu da hayatın tadını getiriyor.”

Sessizlik.

Sonra Selim başını eğdi.

“Ben senin duygularını hesaba katmamışım,” dedi.

İşte o an ilk defa tuzsuz çorba bile bana tatlı geldi. Çünkü içinde anlayış vardı.

---

Zamanla Öğrendiklerim

Günler geçtikçe bedenim adapte oldu, ama ruhumun öğrenmesi biraz daha uzun sürdü.

Tuzsuz yemekleri pişirirken yeni tatlar keşfettim: Kekik, limon kabuğu, sarımsak, defne… Her biri bir duygunun yerine geçti sanki.

Selim ise denemelere doymuyordu: “Tuz yerine potasyumlu karışım denedim, bak bakalım,” diyordu.

Artık sofralar sessiz değildi. Gülüyorduk. Çünkü mesele, “tuzsuz yemek” değil, “tuzsuz yaşamak” olmamıştı.

Bir akşam Ebru geldi. “Abla,” dedi, “senin yemeklerin yine güzel olmuş.”

Göz kırptım. “Tuzsuz ama sevgi dolu,” dedim.

---

Bir Forumdaş Olarak Paylaştıklarım

Bu yazıyı yazarken düşündüm: Hayatta bazen bir şeyi eksiltmek, başka bir şeyi çoğaltmaktır.

Ben tuzu azalttım, ama sabrı, sevgiyi, farkındalığı artırdım.

Selim hâlâ hesap yapıyor, Ebru hâlâ hisleriyle yaşıyor. Ama biz artık birbirimizin “tuzuyuz.”

Belki aranızda da aynı yoldan geçen vardır.

Belki siz de bir şeyi kesmek zorunda kaldınız: bir alışkanlığı, bir insanı, bir alıştığınız duyguyu…

Ama unutmayın, her eksiliş bir yeniliğin habercisidir.

---

Bir Günün Ardından

Geçen hafta bir arkadaşım aradı. “Hiç tuz kullanmıyorum artık,” dedi.

Sesinde bir sertlik vardı, tıpkı Selim’in başta olduğu gibi.

Ona sadece şunu söyledim:

“Tamam, tuzu çıkar, ama sevgiyi bırakma. Çünkü beden tuza alışabilir, ama kalp tatsızlığa alışamaz.”

---

Forumdaşlara Son Sözüm

Dostlar, bu hikâyeyi sağlık dersi gibi değil, bir hayat dersi gibi anlatmak istedim.

“Hiç tuz kullanmazsam ne olur?” diye soranlara cevabım artık basit:

Eğer yerine sevgiyi, anlayışı, paylaşımı koymazsan, sadece yemek değil, kalbin de eksilir.

Ama o boşluğu sıcak bir gülüşle, samimi bir dokunuşla doldurursan… o zaman en tuzsuz yemek bile bir ziyafete dönüşür.

Hadi siz de anlatın;

Hayatınızda neyi eksilttiniz ama hangi tatları buldunuz?

Yorumlarınızı okumayı gerçekten çok isterim. Çünkü biliyorum, her hikâye bir diğerinin tuzu olur.

---

Sevgiyle kalın, forumdaşlar…
 
Üst