Flaş iddia! Yeni bakanlık geliyor Kanal 7 Ankara Temsilcisi ve Yeni Şafak Muharriri Mehmet Acet, bugünkü “Laiklik tartışmalarına niye döndük?” başlıklı yazısında Edremit’teki skandal imgelere reaksiyon göstererek, “bu biçimde bir nefret iklimini yayanlar, şimdiden bu biçimde yapıyorlarsa, iktidara geldikleri takdirde nasıl bir Türkiye inşa etmek isteyeceklerdir sanki?” açıklamasında bulundu.
Yeni bakanlık savlarına da değinen Acet, “Duyduğuma bakılırsa, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, yeni gereksinimleri dikkate alarak yeni birtakım bakanlıklar kurulması tarafında bir çalışma yürütüyormuş.” diye yazdı.
Mehmet Acet’in bugünkü köşe yazısı şöyle:
“Bendeniz Ankara’ya geleli 16 sene oldu.
Bu 16 yılın birinci 5 yılında, Başşehrin dört bir yanı laiklik tartışmalarından geçilmiyordu.
Son 11 yılı ise, bu tartışmaların süratli bir biçimde sönümlenerek gündemden düşmesine tanıklık ederek geçirdik.
zatenız bunun niçini, “laikliğin elden gitmesi” değil, bir tansiyon alanı olmaktan çıkması idi.
Laiklik ismine getirilen yasaklar, kısıtlamalar kaldırılınca bu güç tüketen sıkıntının, özünde bir ‘normalleşme’ sıkıntısı olduğu fark edildi.
Hatırlatmak isterim, epeyce da gerilerde olmayan şu biçimde günlerden geliyoruz:
2007 yılında AK Parti ve MHP ortak bir çalışma yürütmüş, başörtüsü yasaklarının hiç şayet olmazsa üniversite öğrencileri için özgür bırakılması için Meclis’ten bir kanun çıkarılmış, devrin Hürriyet gazetesi bu gelişmeyi “411 el kaosa kalktı” diye duyurmuş, ortadan birkaç ay geçtikten daha sonra da tek başına iktidarda olan AK Parti için laiklik tersi hareketlerin odağı olma suçlamasıyla kapatma davası açılmıştı.
daha sonra köprünün altından epeyce sular aktı gitti.
2010 anayasa ıslahatının halk tarafınca kabul edilmesiyle eşzamanlı olarak laiklik sebebi öne sürülerek getirilen yasaklar peyderpey kaldırıldı.
Kaldırılınca, kaldırılmadan evvelki endişelerin, toplum gerçekliğiyle ve iktidardakilerin niyetiyle örtüşmeyen ‘üretilmiş’ fobilerin hiç birinin bir karşılığının olmadığı fark edildi.
Laiklik tansiyonunun azalması ve gündemden düşmesiyle memleket rahatladı.
Fakat son günlerde ağırlaşan tartışmaların da gösterdiği üzere, bu rahatlık bir kısma daima batmaya devam etti.
Son devirde odak noktasında bir daha ‘laiklik’ olan tartışmalarda yaşanan artış dikkat alımlı bir hal almaya başladı.
Din ve vicdan özgürlüğünü garanti altına alan, inanç farklılıklarını gözeten istikametiyle değil, yasaklayıcı, sınırlayıcı yorumunu öne çıkartan yorumlar eşliğinde bu yapılıyor tabi.
Yargıtay binasının açılışının dualarla yapılmasına gösterilen reaksiyonlar bunun son örneklerinden biri oldu.
MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli’nin hatırlattığı üzere, açılışta yapılan duaya ‘anayasal suç’, ‘Taliban’la tıpkı şey isteniyor’ üzere yakıştırmalar yapıldı.
Bahçeli’nin “Diyanet İşleri Başkanı’nın duasına tahammül edemeyenler o denli bir noktaya gelmişlerdir ki, Atatürk’e ve laikliğe savaş açıldığını tez edecek kadar izan ve insaflarını kaybetmişlerdir” biçimindeki kelamlarının de altı çizilmeli.
Mümtaz Shalbukil’ın laiklikle ilgili 1974’te çıkardığı 100 soruda Anayasa’nın manası isimli yapıtında dillendirdiği bir görüşü var.
Orada şöyleki diyor:
“Laik devlet, yalnız dinî kurallarla iş görmeyen bir devlet olmakla kalmamalı, bununla birlikte dinin vicdanlara itilmesi için gerekli önlemleri de alabilen devlet olmalı.”
bu biçimde bir yorumu zorlaya zorlaya gittiğiniz takdirde, iş bir noktadan daha sonra laiklik üzerinden inançların korunması unsuru şöyleki dursun, laiklik üzerinden inançlara hücum düzeyine gelebiliyor.
Hatırlayalım, geçenlerde bir tiyatro sanatkarı, “70 yıldır bu ülkeyi din bağımlısı hükümetler yönetiyor. Ona karşın 70 yıldır inadına tiyatro yapıyoruz.” demişti.
Bu sözlerdeki 70 yıl vurgusu değerli.
1950’ya bir gönderme var burada.
Demek ki, halk iradesinin idareye dâhil olduğu epeyce partili periyoda karşı bir düşmanlık, tek parti devrine bir hasret var bu anlayış sahiplerinde.
Haydi, bunu diyen kişi ‘artislik’ yapmış diyelim, dün Balıkesir’den gelen imajlara ne demeli?
CHP Edremit Belediyesi ile Çağdaş hayatı Destekleme Derneği tarafınca düzenlenen programda, çarşaf ortasındaki bir hanımın zincire vurularak aşağılanmasını gösteren imgeleri kastediyorum.
bu biçimde bir nefret iklimini yayanlar, şimdiden bu biçimde yapıyorlarsa, iktidara geldikleri takdirde nasıl bir Türkiye inşa etmek isteyeceklerdir sanki?
YAKINDA YENİ BİR BAKANLIK GELEBİLİR
Duyduğuma nazaran, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, yeni muhtaçlıkları dikkate alarak yeni birtakım bakanlıklar kurulması istikametinde bir çalışma yürütüyormuş. Bu çerçevede bir müddetdir tartışması yapılan Göç Bakanlığı fikri, olgunlaşma safhasına gelmiş. bir daha duyduğuma göre önümüzdeki MYK toplantılarından birinde Erdoğan bu mevzuyu gündeme getirip son sonucunı verecekmiş.
Yangın ve sel felaketleri daha sonrası, iklim değişiklikleri ve afetlerle ilgili uyumu yürütecek bir bakanlık oluşturulması istikametinde de bir ekip fikir antrenmanları yapılıyormuş. İkisi birden olur mu bilmiyorum ancak denilene bakılırsa, Göç Bakanlığı sorunu ‘adı konulacak’ hale gelmiş durumda. Bekleyip gorelim.”
KAYNAK: YENİ ŞAFAK
Yeni bakanlık savlarına da değinen Acet, “Duyduğuma bakılırsa, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, yeni gereksinimleri dikkate alarak yeni birtakım bakanlıklar kurulması tarafında bir çalışma yürütüyormuş.” diye yazdı.
Mehmet Acet’in bugünkü köşe yazısı şöyle:
“Bendeniz Ankara’ya geleli 16 sene oldu.
Bu 16 yılın birinci 5 yılında, Başşehrin dört bir yanı laiklik tartışmalarından geçilmiyordu.
Son 11 yılı ise, bu tartışmaların süratli bir biçimde sönümlenerek gündemden düşmesine tanıklık ederek geçirdik.
zatenız bunun niçini, “laikliğin elden gitmesi” değil, bir tansiyon alanı olmaktan çıkması idi.
Laiklik ismine getirilen yasaklar, kısıtlamalar kaldırılınca bu güç tüketen sıkıntının, özünde bir ‘normalleşme’ sıkıntısı olduğu fark edildi.
Hatırlatmak isterim, epeyce da gerilerde olmayan şu biçimde günlerden geliyoruz:
2007 yılında AK Parti ve MHP ortak bir çalışma yürütmüş, başörtüsü yasaklarının hiç şayet olmazsa üniversite öğrencileri için özgür bırakılması için Meclis’ten bir kanun çıkarılmış, devrin Hürriyet gazetesi bu gelişmeyi “411 el kaosa kalktı” diye duyurmuş, ortadan birkaç ay geçtikten daha sonra da tek başına iktidarda olan AK Parti için laiklik tersi hareketlerin odağı olma suçlamasıyla kapatma davası açılmıştı.
daha sonra köprünün altından epeyce sular aktı gitti.
2010 anayasa ıslahatının halk tarafınca kabul edilmesiyle eşzamanlı olarak laiklik sebebi öne sürülerek getirilen yasaklar peyderpey kaldırıldı.
Kaldırılınca, kaldırılmadan evvelki endişelerin, toplum gerçekliğiyle ve iktidardakilerin niyetiyle örtüşmeyen ‘üretilmiş’ fobilerin hiç birinin bir karşılığının olmadığı fark edildi.
Laiklik tansiyonunun azalması ve gündemden düşmesiyle memleket rahatladı.
Fakat son günlerde ağırlaşan tartışmaların da gösterdiği üzere, bu rahatlık bir kısma daima batmaya devam etti.
Son devirde odak noktasında bir daha ‘laiklik’ olan tartışmalarda yaşanan artış dikkat alımlı bir hal almaya başladı.
Din ve vicdan özgürlüğünü garanti altına alan, inanç farklılıklarını gözeten istikametiyle değil, yasaklayıcı, sınırlayıcı yorumunu öne çıkartan yorumlar eşliğinde bu yapılıyor tabi.
Yargıtay binasının açılışının dualarla yapılmasına gösterilen reaksiyonlar bunun son örneklerinden biri oldu.
MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli’nin hatırlattığı üzere, açılışta yapılan duaya ‘anayasal suç’, ‘Taliban’la tıpkı şey isteniyor’ üzere yakıştırmalar yapıldı.
Bahçeli’nin “Diyanet İşleri Başkanı’nın duasına tahammül edemeyenler o denli bir noktaya gelmişlerdir ki, Atatürk’e ve laikliğe savaş açıldığını tez edecek kadar izan ve insaflarını kaybetmişlerdir” biçimindeki kelamlarının de altı çizilmeli.
Mümtaz Shalbukil’ın laiklikle ilgili 1974’te çıkardığı 100 soruda Anayasa’nın manası isimli yapıtında dillendirdiği bir görüşü var.
Orada şöyleki diyor:
“Laik devlet, yalnız dinî kurallarla iş görmeyen bir devlet olmakla kalmamalı, bununla birlikte dinin vicdanlara itilmesi için gerekli önlemleri de alabilen devlet olmalı.”
bu biçimde bir yorumu zorlaya zorlaya gittiğiniz takdirde, iş bir noktadan daha sonra laiklik üzerinden inançların korunması unsuru şöyleki dursun, laiklik üzerinden inançlara hücum düzeyine gelebiliyor.
Hatırlayalım, geçenlerde bir tiyatro sanatkarı, “70 yıldır bu ülkeyi din bağımlısı hükümetler yönetiyor. Ona karşın 70 yıldır inadına tiyatro yapıyoruz.” demişti.
Bu sözlerdeki 70 yıl vurgusu değerli.
1950’ya bir gönderme var burada.
Demek ki, halk iradesinin idareye dâhil olduğu epeyce partili periyoda karşı bir düşmanlık, tek parti devrine bir hasret var bu anlayış sahiplerinde.
Haydi, bunu diyen kişi ‘artislik’ yapmış diyelim, dün Balıkesir’den gelen imajlara ne demeli?
CHP Edremit Belediyesi ile Çağdaş hayatı Destekleme Derneği tarafınca düzenlenen programda, çarşaf ortasındaki bir hanımın zincire vurularak aşağılanmasını gösteren imgeleri kastediyorum.
bu biçimde bir nefret iklimini yayanlar, şimdiden bu biçimde yapıyorlarsa, iktidara geldikleri takdirde nasıl bir Türkiye inşa etmek isteyeceklerdir sanki?
YAKINDA YENİ BİR BAKANLIK GELEBİLİR
Duyduğuma nazaran, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, yeni muhtaçlıkları dikkate alarak yeni birtakım bakanlıklar kurulması istikametinde bir çalışma yürütüyormuş. Bu çerçevede bir müddetdir tartışması yapılan Göç Bakanlığı fikri, olgunlaşma safhasına gelmiş. bir daha duyduğuma göre önümüzdeki MYK toplantılarından birinde Erdoğan bu mevzuyu gündeme getirip son sonucunı verecekmiş.
Yangın ve sel felaketleri daha sonrası, iklim değişiklikleri ve afetlerle ilgili uyumu yürütecek bir bakanlık oluşturulması istikametinde de bir ekip fikir antrenmanları yapılıyormuş. İkisi birden olur mu bilmiyorum ancak denilene bakılırsa, Göç Bakanlığı sorunu ‘adı konulacak’ hale gelmiş durumda. Bekleyip gorelim.”
KAYNAK: YENİ ŞAFAK