Çayeli'nin kaç tane köyü var ?

Murat

New member
Çayeli'nin Köyleri: Bir Aşk ve Dayanışma Hikayesi

Bazen bir köy, küçük bir yerleşim yerinin çok ötesinde anlamlar taşır. Her bir köy, köyün sakinlerinin umutlarını, zorluklarını, düşlerini ve geçmişlerini içinde barındırır. Geçen yaz, bir arkadaşım bana Çayeli’nin köyleri hakkında ilginç bir soru sormuştu: “Çayeli’nin kaç tane köyü var?” İlk başta basit bir soru gibi geldi. Ama bu soru, beni geçmişe doğru bir yolculuğa çıkarmaya zorladı. Hadi, size Çayeli'nin dağ köylerinden birinin sakinleri üzerinden, toplumsal ilişkileri, kültürel değerleri ve köylerin nasıl şekillendiğini anlatan bir hikâye paylaşayım.

Hikayemiz Başlıyor: Zeynep ve Arda

Zeynep, Çayeli’nin yüksek tepelerinde, kıyıdan biraz uzak bir köyde yaşıyordu. Yıllardır köyde yaşayan Zeynep, yerel halkın yakın ilişkilerini çok iyi biliyordu. Arda ise yeni bir yerleşim yerine yerleşmişti. Annesinin ısrarları üzerine bir süre köyde kalmayı düşünüyordu, fakat şehir hayatının telaşından sonra köydeki sakinliğe alışmak oldukça zor oluyordu. Her sabah, dağların eteklerinde yürüyerek köydeki yaşamı izliyordu. Çayeli'nin köyleri, birbirinden oldukça farklı olsa da, her birinin kendine özgü bir hikâyesi vardı.

Bir gün Zeynep, Arda’yla karşılaştı. Arda, köyün dışında bir evde yaşamaya başlamıştı ama köyün düzeni hakkında hiçbir bilgisi yoktu. Zeynep, ilk kez tanıştıkları bu günde, ona köyün bir köşesinden diğer köylerine kadar nasıl ulaşılacağını, hangi yolların kullanılacağını anlatmaya başladı. Arda, köyün dinamiklerini çok da anlamadığı için Zeynep’in söylediklerine kulak verdi. Ancak, aralarındaki ilişki sadece bilgi paylaşmakla sınırlı değildi.

Çayeli’nin Köyleri: Erkeklerin Stratejisi ve Kadınların Empatisi

Zeynep’in doğup büyüdüğü köyün sakinleri, yerleşimlerini, yaşam biçimlerini ve kültürel değerlerini nesilden nesile aktarmaya özen gösteriyorlardı. Erkekler, köyün düzenini sağlamaktan, tarımla uğraşmaktan ve en önemlisi köyün geleceğini planlamaktan sorumluydu. Her hafta, Arda da dahil olmak üzere, köyün erkekleri bir araya gelir ve stratejik kararlar alırlardı. Bu kararlar, köyün tarım alanlarının nasıl kullanılacağından, köye yeni altyapı projelerinin nasıl yapılacağına kadar uzanıyordu.

Kadınlar ise köydeki toplum düzeninin, duygusal ve ilişkisel yönünü şekillendiriyordu. Onlar, köyün kozmik bağlarını kurar, insanların birbirleriyle nasıl iletişim kurduğunu, yardımlaşma ve empati temelli ilişkilerinin güçlenmesini sağlardı. Zeynep, kadınların bu rolünü çok iyi biliyordu. Her sabah, sabah çayı için komşularıyla bir araya gelir, birbirlerinin dertlerine kulak verir ve birlikte çözüm ararlardı. Arda bu ilişkiyi gözlemledikçe, köyün yapısının yalnızca fiziksel değil, duygusal bir yapı olduğunu fark etti.

Bir gün Zeynep, Arda’yı köyün üst tarafındaki bir dağa tırmanmaya davet etti. O gün, köydeki bir değişiklik yapılacaktı: Yeni köy planı, dağ köylerine nasıl ulaşılacağı konusunda stratejik bir karar almak üzere bir toplantı düzenlenecekti. Zeynep, bu kararların yalnızca erkeklerin stratejik bakış açılarıyla alınmaması gerektiğini, kadınların da bu süreçte duygusal bir rehberlik yapması gerektiğini biliyordu. Zeynep’in düşüncesi, köyün insanlarının dayanışma içinde olması gerektiği yönündeydi. Arda, Zeynep’in bu yaklaşımını sorgulamadan kabul etti ve sabah saatlerinde Zeynep ile birlikte dağa tırmanmaya başladı.

Bir Toplantı, İki Perspektif: Strateji ve İlişkiler

Dağın zirvesine vardıklarında, köydeki erkekler zaten toplanmıştı. Çayeli’nin dağ köylerinde, özellikle kış mevsiminde ulaşım çok zordu. Arda, erkeklerin ne kadar çözüm odaklı bir şekilde konuştuğunu gözlemledi. Herkes, sorunları hızlıca çözme yolunda fikirler üretmeye çalışıyordu. Bir grup, ulaşımı sağlamak için yeni yollar açılmasını önerdi, diğer grup ise mevcut yolların güçlendirilmesi gerektiğini savundu.

Zeynep, kadınların bakış açısını getirerek, bu stratejik kararları daha insancıl bir zemine oturtma yoluna gitti. Kadınlar, yolların sadece yapımına odaklanmak yerine, insanların birbirine nasıl destek olacağına dair de düşünüyordu. Yani, sadece ulaşımı sağlamak değil, aynı zamanda bu zorlu koşullarda köylülerin birbirini nasıl anlayacağına dair de bir çözüm bulmak gerekiyordu. Birçok kadının, özellikle kış şartlarında hastalıkların hızla yayıldığını ve insanlar arasındaki yardımlaşma kültürünün güçlendirilmesi gerektiğini vurguladığı konuşmalar yapıldı.

İçinde bulundukları coğrafyada, Çayeli'nin köyleri adeta birer mikro toplum gibi çalışıyordu. Hem strateji, hem de dayanışma her iki taraf için de gerekliydi. Erkeklerin çözüm odaklı düşünmesi, ancak kadınların empatik yaklaşımlarıyla birleşince daha anlamlı bir çözüm ortaya çıkıyordu. Her iki tarafın katkıları da önemliydi ve birbirini tamamlıyordu.

Sonuç: Çayeli’nin Köylerinden Birinde Büyümek

Zeynep ve Arda, dağın zirvesinde toplandıkları bu günden sonra, Çayeli’nin köylerinin ne kadar güçlü bir dayanışma ve stratejik akıl içerdiğini daha iyi anlamışlardı. Arda, Çayeli’nin köylerinin yalnızca sayısal bir varlık olmadığını, her birinin arkasında insanlar, ilişkiler ve büyük bir tarihsel bağ olduğunu fark etti. Çayeli, yalnızca doğal güzellikleriyle değil, insanlarının da derin bağlarıyla büyülüydü.

Ve sonra Zeynep, bir gün Arda’ya sordu: “Çayeli’nin kaç tane köyü var, biliyor musun?” Arda gülümsedi ve cevap verdi: “Birçok köy var, ama her biri farklı bir hikâye taşıyor. Her biri, insanları bir arada tutan birer bağ gibi…”
 
Üst