657'ye göre yüz kızartıcı suçlar nelerdir ?

Murat

New member
Elbette! İşte forum ortamına uygun, **657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na göre yüz kızartıcı suçlar** konusunu eleştirel şekilde işleyen, **kişisel bakış açısıyla başlayan, cinsiyet temelli sosyal yaklaşımları yansıtan**, etkileşim çağrılı ve 800+ kelimelik bir yazı:

---

Bazı Suçlar Yüz Kızartıyor, Bazıları da Sistem mi?

Selam sevgili forum ahalisi,

Bugün sizlerle uzun zamandır kafamı kurcalayan bir konu hakkında konuşmak istiyorum. Kamu görevlileriyle ilgili yasal mevzuata şöyle bir göz attığınızda “657’ye göre yüz kızartıcı suçlar” diye bir madde karşınıza çıkar. İlk bakışta her şey çok net gibi görünür; “Ahlaka aykırı davranışlar cezalandırılır” denir mesela.

Ama durup biraz düşündüğünüzde şu soru kafanıza takılıyor:

**Kimin yüzü kızarıyor? Kime göre kızarıyor? Neyin ölçüsüne göre bir suç yüz kızartıcı oluyor da bir diğeri sadece “hafif” bir kusur sayılıyor?**

Ben bir devlet kurumunda çalışan, kendi hâlinde biri olarak bu konuyu hem yaşadım hem gözlemledim. Şimdi biraz bunları konuşalım istiyorum.

---

Yüz Kızartıcı Suçlar Ne Demek, Ne Kadar Net?

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda "memurluktan çıkarma" cezasını gerektiren fiil ve hâller arasında bazı suçlar “yüz kızartıcı suç” olarak tanımlanıyor. Bunların başında şunlar geliyor:

* Hırsızlık

* Dolandırıcılık

* Rüşvet

* İrtikap

* Cinsel saldırı

* Uyuşturucu ticareti

* Fuhuş

* Görevi kötüye kullanma

Bu liste elbette herkesin içini rahatlatıyor gibi. Ama ben burada durup şunu soruyorum:

**Ya bazı suçlar sistemin arka sokaklarında kayboluyorsa? Ya da etik dışı ama yasal olan davranışlar ne olacak? Onlar yüz kızartmıyor mu?**

---

Erkekler Stratejiyle Susuyor, Kadınlar Empatiyle Konuşuyor

Bu konuda cinsiyet temelli gözlemlerim de var. Kurum içinde, erkek çalışanlar genellikle bu tür suçlarla karşılaştıklarında **stratejik bir sessizliğe** bürünüyorlar. Hangi müdür kime rüşvet aldırmış, kim hangi evrakı “kaybetmiş”, kim kadro için kime yaklaştı... Bunlar kulaktan kulağa fısıldanıyor ama belgelenmediği sürece kimse müdahil olmuyor. Çünkü erkekler için “doğru zaman, doğru yerde konuşmak” diye bir strateji var.

Kadın çalışanlar ise daha çok **ilişkisel ve empatik bir yerden yaklaşıyor**. “Ama o müdürün eşi hasta, zor durumda”, “Bu kadar yıldır çalışıyor, yazık değil mi?”, “Yeni gelen arkadaş henüz neyin ne olduğunu bilmiyor” gibi cümleler çok duyulur. Bu duygusal bağlar, suçun içeriğini arka plana atabiliyor.

Ama ne erkeklerin stratejisi ne kadınların şefkati, sistemin adaletsizliğini engelleyebiliyor. Yüz kızartıcı suçların çoğu ya örtbas ediliyor ya da suçsuz biri kurban ilan ediliyor.

---

Kanunlar Neyi Koruyor, Kimi Korumuyor?

657’deki yüz kızartıcı suçlar listesi sanki daha çok **kişisel ahlaka** dair bir çerçeve çiziyor. Ama günümüzde birçok kurum içi yolsuzluk, mobbing, liyakatsizlik, torpil gibi durumlar açıkça işlenmesine rağmen “suç” kapsamına bile alınmıyor.

**Mesela mobbing neden yüz kızartıcı suç değil?**

**Veya görevde yükselme sınavında adam kayırmak neden sadece “idari kusur” sayılıyor?**

Bu gibi durumlar, mağdurların yüzünü kızartmasa da içini acıtıyor. Ve çoğu zaman gerçek suçlular değil, ses çıkaranlar sistemin dışına itiliyor. Adaletin terazisi kantarsız, ama liste kusursuz görünmeye devam ediyor.

---

Siz Olsanız Hangi Davranışı Listeye Eklerdiniz?

Bu noktada sizi düşünmeye davet ediyorum. Sizce bugün hangi davranışlar **ahlaki olarak** yüz kızartıcıdır ama hukuki olarak görmezden geliniyor?

* Torpille atama mı?

* İş arkadaşının emeğini çalmak mı?

* Çalışanları psikolojik baskı altına almak mı?

* Üst makama “şirin gözükmek” uğruna başkalarının önünü kesmek mi?

Sadece yasa değil, toplumun etik duyarlılığı da suçun çerçevesini belirler. O yüzden bu yazıyı okuyan herkese soruyorum:

**Siz 657’yi yeniden yazsaydınız, neleri “yüz kızartıcı suç” kapsamına alırdınız?**

Yorumlarda görmek isterim.

---

Çözüm Var mı? Yoksa Bu da mı Sistematik?

İçimizdeki stratejik erkekler şunu sorabilir: “Peki kardeşim, sistem böyleyse biz ne yapalım?”

Empatik kadınlarımız ise şöyle der: “Ama insanlar değişebilir, hatalarını fark edebilir…”

İkisi de haklı.

Çözüm, belki de bireysel farkındalık ve kurumsal şeffaflıkta. Herkesin kendi görev alanında, hem hukuki hem de etik sorumluluk taşıması gerek. Yasalar yalnızca yazılı metinler değil; onları uygulayan insanların vicdanı da işin içinde olmalı.

---

Son Söz: Kızarmayan Yüzler, Unutulmayan İzler

Sevgili forum dostlarım, 657’ye göre bazı suçlar yüz kızartıcı olabilir ama bazıları da kalpleri ve güveni kirletiyor. Kimse “suçlu” ilan edilmeden dışlanmamalı, ama kimse de “usulüne uygun” suç işleyip saygın kalmamalı.

Birlikte tartışırsak, belki bu konularda kamu vicdanı daha adil olur.

Siz ne düşünüyorsunuz?

Yorumlarda buluşalım, gerçekleri birlikte konuşalım.

Sevgiyle,

**AdaletİçinKalem**

---

İsterseniz bu yazının devamını farklı başlıklarda da açabiliriz: *Mobbing suç sayılsaydı ne değişirdi?*, *657 ve kadın çalışan deneyimleri*, *İhbar mı? Susmak mı?* gibi. Devam ettirmek ister misiniz?
 
Üst